Böbrek Üstü Bezi ve Hormonları
A) BÖBREK ÜSTÜ BEZİ (ADRENAL BEZ-SÜRRENAL BEZ) VE HORMONLARI 
Böbreküstü bezleri veya diğer adıyla adrenal bezler her iki böbreğin üst kısmına yerleşmiş yaklaşık 3-4 gram ağırlığında olan bezlerdir. 

Adrenal bezlerin  
2) Korteks’’ denen dış kısmı 
3) Medulla’’ denen iç kısmı vardır. 

Korteks denen dış kısımdan kortizol, aldosteron, DHEA gibi hormonlar üretilir. Medulla denen iç kısımdan adrenalin ve noradrenalin hormonları üretilir

Böbreküstü bezi bu hormonları yapmak için kanda bulunan kolesterolü kullanır. Kolesterolün adrenal bez tarafından alınması ve hormonların yapımını hipofiz bezinden salgılanan ACTH hormonu uyarır. 





 Şekil: Böbrek üstü bezleri (smart.servier.com’dan alınmıştır). 

I. Adrenal Korteks 

3 tabakadan oluşur:
2- Zona glomerülosa (dış tabaka): aldosteron üretilir. Bunlara minerelakortikoid de denir: kan basıncını-tansiyonu ayarlar. Anjiotensin II bunun üretimini artırır. ACTH nın gececi etkisi vardır.   Böbrek basıncı 90 mmmHg nın altına düşünce Anjiotensin salınımı artar ve o da Aldosteron salınımını artırır. Aldosteron artınca böbrekten sodyum ve su tutulur ve potasyum ve hidrojen atılır. Aldosteron salgısı şu durumlarda artar: hücredışı potasyum arttığında, hücredışı sodyum azalınca, sıvı volümü azalınca ve kan volümü azalınca
3- Zona fasikülata (orta tabaka): Kortizol gibi glukokortikoidler üretilir. Buradan 11-deoksikortikosteron, kortikosteron v e kortizol salgılanır. 
4- Zona retikülaris (korteksin en alt tabakası): buradan androjenler üretilir. Buradan DHEA, DHEAS, androstenedion (testosteronun ön hormonu) salgılanır. 


 



Şekil: Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks

Kortizol

Kortizol salınımı gün içinde değişiklik gösterir. Sabah fazla, öğleden sonra az salgılanır.

Kortizol kandaki glukozu (şekeri) artırır. Protein, karbonhidrat, yağlar ve nukleik asit üzerine etkilidir. Protein yıkımını artırır. Ayrıca iltihabı azaltıcı etkileri vardır.  Stres durumunda kan kortizolü artar. Bu stres travma, ameliyat, egzersiz, anksiyete, depresyon, kan şekeri düşmesi ve ateşlenme olabilir. 

Kortizol hormonu vücut su dengesine de katkıda bulunur. Böbreklerden su atılmasını sağlar.  Kortizol davranış üzerine de etkilidir. Azlığı veya fazlalığında psikolojik bozukluklar meydana gelir. Katabolik etkilidir. Anti-enflamatuvar, anti-alerjen etkisi vardır. 

Kortizolün etkileri:
a) Proteinlerin yıkımını ve aminoasitlerin serbestleşmesini sağlar
b) Yağların parçalanmasını (lipoliz) sağlar
c) Aminoasitlerden glukoz oluşumunu sağlar ve karaciğerde glukojen deposu artar. Kan şekeri yükselir. 
d) Stres durumunda kan şekerini yükseltir. Bunu glukozun kas ve yağlar tarafından alınmasını (transport) engelleyerek yapar. 
e) Kalbin kasılmasını artırır ve kalbin damarlarını daha hassas hale getirir.
f) Vücutta su birikmesini artırır.
g) İltihabı giderici (antienflamatuvar) ve allerjiyi düzeltici etkisi vardır.  
h) İnsülin salınımını azaltır
i) Kemik erimesini artırır
j) Bağışıklık sistemini baskılar
k) Böbrekten sodyum tutulumu yaparken potasyumun atılmasını artırır. 
l) Uyku, uyanma, iştah ve hafıza üzerinde etkileri vardır. 
m) Mide asit salgısını artırır
n) Kilo aldırır

o) Uzun süre yüksek kalırsa insülin direncini tetikler




Kortizol Ritmi


Bebek 9 aylık olunca kortizol ritmi başlar.  Gece yarısında kortizol salınımı çok düşüktür.  Saat 02-04.00 arası yükselir ve uyanınca pik yapar yani en yüksek salgıya ulaşır. Sonra azalmaya başlar. Saat 18-02.00 saatleri arası iyice düşer ancak ölçülebilir düzeydedir. İlginç olarak uyanmadan önce ACTH salgısı artar ve belki uyanmayı tetikler. Geç uyananlarda kortizol pik yapması da gecikir. Hipotalamus-hipofiz-adrenal aksı da ultradien ritm gösterir. Yani kortizol ve glukokortikortikoid salınımı  adrenal bezden her  90 dakikada bir yapılır. Jet lag veya gece vardiyasında çalışanlarda bozulan kortizol ritminin normale dönmesi   için 11 gün geçmesi gerekir. Bu durum uykusuzluk ve bulantı yapar. 

Kortizol ritmi bozulan uykusuz kişlerde de insülin direnci, obezite ve diyabet gelişir. 

Bu sabah-akşam farklılığından başka kortizol seviyeleri yemek sopnrası da yükselir. Bunun nedeni tam bilinmemektedir. 

Kortizol-İnsülin-Çinko-Mağnezyum İlişkisi

Yağ dokusu bir endokrin organ olarak görev görür ve karında yağ arttıkça kortizol sentezi artar. Kortizol artınca plazma çinko seviyesi düşer. Çinko ise insülin salgılanması ve sinyalizasyonunda önemli rolü vardır. Çinkonun azalması insülin direncine katkıda bulunur. Karındaki yağ artışı kortizol artışı yaptığı gibi kan mağnezyum seviyelerini de düşürür. 

Kortizol Yüksekliğinin Bulunduğu Durumlar (Cushing hastalığı hariç) 

Cushing hastalığı olmadığı halde kortizol yüksekliğinin bulunduğu durumlar şunlardır:
a) Kontrolsüz diyabet-şeker hastalığı
b) Uykusuzluk
c) Doğum kontrol hapı kullanma
d) Nonstreoid antienflamatuvar ilaç kullanımı
e) Kafeinli içecekleri çok fazla içmek
f) Sigara ve nargile içmek
g) Kronik yoğun egzersiz
h) Gebelik
i) Obezite
j) Depresyon
k) Polikistik over
l) Alkolikler
m) Psikolojik stres
n) Anoreksiya
o) Anksiyete
p) Hipertiroidi
q) Yoğun çalışma hayatı
r) Kronik hastalık durumları
s) Beslenme bozukluğu olanlar
t) Tansiyon yüksekliği
u) Kişilik bozukluğu ve madde bağımlıları
v) Zamanla yarışan bütün insanlar

Karaciğer, Safra kesesi ve Kortizol İlişkisi

Hipotalamus-hipofiz-adrenal bozukluğu safra hastalıklarıyla sıkı ilişki içindedir. Safra asitlerinin salınımı hormon kontrolü altındadır. Bu nedenle gebelik sırasında safra çamuru veya safra hastalıkları sıklığı artar.  Karaciğer hastalıklarında HDL kolesterol azalır. HDL-kolesterol hormonların yapıldığı kolesteroldür. Adrenal bezleri kortizol yapmak için HDL-kolesterolü kullanır. Safra asitleri aslında beyinde hipotalamusa etki ederek hipotalamo-hipofiz-adrenal aksını etkilerler. Safra bağırsağa akamadığında veya az aktığında oluşan kolestaz nedeniyle karaciğerde safra asitleri uzun süre kalmak zorunda kalır. İşte bu durumda kana karışan safra asitleri beyinde nöron denen sinir hücrelerine ulaşır. Safra asitleri beyinde kortizol reseptörlerini uyarırlar.  Stres ve sirkadiyen ritm bozukluğunda ise kortizol salınımını bloke ederler. Kortizol azalması ise safra akışını iyice azaltır.  Polikistik overi olanlarda, gebelerde, doğum kontrol hapı alanlarda, doğum sonrası dönemde, viral hepatitlerde ve amoksisilin ve clavulin antibiyotik kullananlarda safra yavaşlaması görülme riski fazladır.  Safra akışı yavaşlarsa kaşıntı, yağ sindiriminde bozukluk, karaciğer yağlanması, yorgunluk gibi şikayetler olur. İlerlerse gaita beyaz çıkar, idrar koyu renkte çıkar. Göz de citte sararma oluşur. 

Aldosteron:

Aldosteron hormonu böbrekten sodyum ve su tutulmasını ve potasyum ve hidrojen  atılmasını sağlar.  Anjiotensin II aldosteron salınımını artırır. Aldosteron salınımı renin-anjiotensin hormonları, kandaki potasyum düzeyi ve ACTH hormonu tarafından kontrol edilir.  Vücutta sıvı miktarı renin-anjiotensin ve aldosteron hormonları ile ayarlanır. Aldosteron tansiyonu yani kan basıncını ayarlar. 

Aldosteron salınımı şu durumdarda artar:
p) Ekstrasellüler (hücredışı) potasyum arttığında
q) Ekstrasellüler sodyum azalınca
r) Vücut sıvı miktarı azalınca
s) Vücut kan volümü azalınca

Aldosteron hormonunun pek bilinmeyen etkileri
a) İnsülin hassasiyetini azaltır. Aldosteron artışı insülin direncini artırır ve obezite ile birliktedir. Obezlerde aldosteron yüksektir.
b) Paratiroid bezinden paratiroid hormon salgısını artırır. Ve osteoporoz yapar. 
c) Kalp kasını büyütür, sertleştir.

Aldosteronun böbrekteki etkisinden başka birçok hücresel fonksiyonu düzenlediği gösterilmiştir. Doku yeniden yapılanması, hipertrofi (büyüme) ve fibrozis (sertleşme) de yapar.  Aldosteronun devamlı yüksek kalması kalpte hasar yapmaktadır. Aldosteron yüksekliği kalp kasını sertleştirmektedir (fibrozis) ve kalp yetmezliğine neden olabilmektedir. 

Aldosteron ayrıca paratiroid bezinden paratiroid hormon salgısını artırmaktadır. 

Hipertansiyonlu hastalar tuza hasas ve tuza dirençli olarak ikiye ayrılır. Aşırı tuz tüketiminin tansiyon üzerine etkisi vardır ancak ufaktır. 

Aldosteron yüksekliğinde kalp kasında hasar oluşmakta ve atrium fibrilasyonu denen ritm bozukluğu, koroner arter hastalığı ve beyin damar hastalığı daha sık görülmektedir. Bu hastalarda kalp sol ventrikül kasında büyüme daha sık görülür. 

Aldosteron yüksek hastalarda osteoporoz ve kemik kırık fazla görülür. Bu hastalarda kanda PTH aldosteron üreten adenom ameliyat edilince düzelir. Aldosteron yüksekliği bu hastalarda sekonder hiperparatiroidi yapmaktadır. 

Yüksek tuzlu beslenince aldosteron artmakta ve bu böbrekten sodyum  ve su tulumunu artırmakte ve   idrarla kalsiyum atılımı artmaktadır. Yani böbrekte taş oluşmasında Aldosteron hormonunun da rolü vardır. İdrarla kalsiyum atılımı artınca kanda kalsiyum düşmektedir. Bu durum paratiroid hormon salgısını artırmakta ve kemiklerden kalsiyum çözüldüğü için osteoporoz gelişmektedir. Artan aldosteron ve parathormon kalpte fibrozis, büyüme yapmaktadır. 

Kalp yetmezliği durumunda renin-anjiotensin aksı aktive olarak tuz ve sıvı birikimi olmaktadır. Artan aldosteron idrardan kalsiyum kaybı yaparak parathormon (PTH) salgısını artırmaktadır. Bu nedenle kalp yetmezlikli hastalarda kanda parathormon ve aldosteron yüksek olarak bulunur. Artan PTH kalp fonksiyonunu iyice bozar. PTH arttıkça kalp hücresine  kalsiyum girişi artar ve mitokondriumda kalsiyum fazlalışınca ATP üretemez ve kalp kas hücresi  ölür ve kalp kası hasar görür. Bu nedenle ilerde yapılacak araştırmalarda parathormon reseptör blokerlerinin kalp yetmezliği tedavisindeki yeri araştırılmalıdır. 

DHEA

Adrenal bezin zona retikülaris kısmında sentez edilir. Daha sonra sülfat ile esterlenir ve DHEA-SO4 (DHEAS) oluşur. DHEAS adrenal bezden salgılanır ve dolaşımda albümine bağlanır. Yaş ilerledikçe salgılanması azalır.  Her yıl %1-2 oranında azalır.  70-80 yaşlarındaki kadınlarda  kan seviyesi 40 yaş altındaki  seviyenin   %30’u kadar iken erkeklerde % 20’si kadardır.  Yaşla birlikte neden azaldığı henüz tam bilinmemektedir. 

DHEA’dan östrojen, progesteron ve testosteron oluşur.  

Erkeklerde adrenal bezden salgılanan  testosteron ve DHEAS gibi hormonların erkek tipine etkileri pek azdır.  Buna karşılık kadınlarda   fazla salınırsa erkek tipi görüntüye neden olurlar. DHEA ve androstenedion hormonları adrenal bezden salgılanır ve  cinsel kılları kadınlarda artırır ve kadınlarda seks isteğini (libido) sağlarlar.  

DHEA  ayrıca beyinde de salgılanmaktadır. 

DHEA hem androjenlerin hem östrojenik hormonların ön hormonudur. DHEA çok az miktarda testis ve yumurtalıkta da sentez edilir.  Yumurtalıkta teka hücrelerinde sentez edilir. Follkül gelişimine katkıda bulunur. Over rezervini artırır. 

Diabet, hipertansiyon  ve artritli hastalarda kanda DHEA seviyesi düşük bulunmuştur. 

Yaşla birlikte düştüğü için anti-aging supplement olarak da kullanılmıştır. 

DHEA antidepresan etkiye sahiptir.

Menopozdaki kadınlarda, tüp bebek tedavisinde  ve bazı otoimmün hastalıklarda  kullanılmıştır. Yan etki olarak akne ve endokrin kanser tetiklemesi bildirilmiştir. 

Anabolik bir hormondur. Kortizolün etkilerini dengeler. 

DHEA’nın  Etkileri Şunlardır:

Beyin faaliyetlerine faydası olur
Strese karşı korur
Kilo alımını önler
Bağışıklık sistemini  güçlendirir. 
Strese karşı korur
Anti-allerjendir
Kemik erimesini önler
Pıhtılaşmayı önler
Psikolojiyi güçlendirir
Kasları güçlendir
Anti-enflamatuvar etkisi vardır. 
Kalp hastalığından korur
over rezervini artırır

DHEA Düşüklüğü Nedenleri; 


Adrenal bez yetmezliği (Addison hastalığı) 
Hipofiz bezi yetmezliği
Menapoz
Yaşlanma
Stres
Sigara kullanımı

DHEA Düşüklüğü Ayrıca Şu durumlarda Görülür:

Diyabet
Demans, Alzheimer
Ereksiyon problemi
Cinsel isteksizlik
Osteoporoz
Lupus hastalığı
AIDS
Kronik yorgunluk sendromu
Kalp hastalığı riski artar
Psikolojik hastalık riski artar

DHEA Tedavisi: Adrenal yetmezliği olanlarda ve cinsel isteksizliği olan kadınlarda  doktor gözetiminde  yapılabilir.  Atletik performans için kullanılmaz. Uzun süre kullanımı yan etkiler yapabilir. 

DHEAS Yüksekliğinin Bulunduğu Durumlar:

Adrenal bez kanseri veya tümörü
Cushing hastalığı

Adrenal hiperplazi denen hastalık

Polikistik Over Hastalığı

DHEAS Yüksekliğinin Neden Olduğu Belirtiler:

Adet bozukluğu veya kesilmesi
Yüzde ve vücutta kıllanma
Akne
Saç dökülmesi
Kısırlık
Kadınlarda ses kalınlaşması, memenin küçülmesi , erkek tipi saç dökülmesi, Adem elmasının belirginleşmesi
Kaslarda artma
Sinirlilik, halsizlik 
Tatlı isteği, kilo alma
Çocuklarda olursa erken yaşta ergenli,ğe girme oluşur. 

KORTİZOL VE DHEA KARŞI KARŞIYA

Kortizol katabolik bir hormon iken DHEA anabolik bir hormondur. Kortizol bağışıklık sistemini baskılarken DHEA uyarır ve daha sağlıklı yapar. DHEA kemiği korurken kortizol kemik erimesi yapar.  Yaşlılıkta kortizol/DHEA oranı artar ve bağışıklık sistemi bozulur. Bu nedenle yaşlılarda  daha çabuk hastalanma oluşur. Bu oranı düzeltmek için egzersiz ve stresi azaltmak gerekir. Duruma göre yaşlılarda DHEA desteği verilebilir. 

PREGNENOLON

Pregnenolon  adrenal bez, gonadlar (testis ve over) ve plasentada  kolesterolden mitokondriumda sentez edilir . Pregnenolon ayrıca beyinde  ve periferdeki sinirlerde nörosteroid olarak sentez edilir. Pregnenolon streoid hormonların en öndeki maddesidir. Pregnenolondan  kortizol, DHEA, testosteron, östrojen ve progesteron oluşur. Yaşla birlikte azalır. Beyinde  pregnenolon ve onun metabolitleri yani ondan oluşan pregnenolon sülfat, allopregnenolon ve DHEA öğrenme ve hafızayı artıırdığı , depresyonu azalttığı  ve bilinç durumunu etkilediği gösterilmiştir. Pregnenolon ve onun metabolitleri sinir hücrelerini korur ve  Alzheimer, Multipli skleroz gibi sinir hücresi enflamasyonu ile ilgili hastalıklardan koruduğu gibi şizofreni, depresyon ve otizm gibi   hastalıklardan  da korur.  Kandaki lenfosit hücreleri de pregnenolon üretir ve bağışıklık sistemini baskılar. Önceleri sadece diğer hormonların bir öncüsü olarak görev yaptığı zannedilen pregnenolonun anti-enflamatuvar  ve yorgunluk önleyici etkileri  1930’lardan beri bilinmektedir. Strese karşı direci artırır, ağrıyı azaltır

II.Adrenal Medulla:

Adremal bezin merkezinde bulunan medülla kısmında kromaffin hücreleri vardır. Burası sinir hücre ağınca zengindir. Sempatik sinir sistemi uyarılınca bu hücrelerden  adrenmalin ve noradrenalin hormonları salgılanır. Adrenalin hormonun diğer adı ‘’epinefrin’’ dir. Adrenalin, noradrenalin ve dopamin hormonlarında ‘’katekolaminler’’ ismi de verilir.  Bu hormonlar adrenal bezin  medulla  kısmında  tirozin isimli aminoasitten oluşur. Bu aminoasitten önce DOPA, sonra dopamin  ve  noradrenalin oluşur. Noradrenalin ise son aşamada  adrenalin  hormonuna dönüşür. 

Adrenal bezlerden  % 80 oranında adrenalin, % 20 oranında noradrenalin hormonu salgılanır. Ayrıca enkefalin ve enkefalin içeren peptidler de salınır.  Bunlar stres hormonları olup stres durumunda salınımları artar.  Ayrıca çok az oranda adrenomedüllin hormonu salgılanır. 

Adrenalin ve noradrenalin hormonlarının  etkileri şunlardır:
1. Kalp atım sayısını ve tansiyonu artırır, damarları kasar 
2. Göz bebeklerini genişletir,
3. Kan şekerini artırır
4. Ciltteki kanın  (damarları kasarak)  ve bağırsaklardaki kanın  kaslara gitmesini sağlar.
5. Kan yağ asitleri artar 
6. Vücut ısısını artırır
7. Oksijen tüketimini artırır
8. Düz kaslarda gevşeme, iskelet kasında kasılma yapar
9. Akciğer bronşiollerini genişletir
10. Metabolizmayı hızlandırır. 

Adrenalin stres durumlarında kanda hızla artar, o nedenle stres hormonu olarak da bilinir. Adrenalin  kanda arttığında arttığında çarpıntı, nabız sayısında artma, kan şekerinde yükselme ve ciltteki solukluk  ve elde terleme oluşur. 

Adrenalin ilaç olarak kalp durması, astım ve bazı alerjik hastalıkların tedavisinde  kullanılır.

STRES AKSI

Hipotalamus-hipofiz-adreanal bez aksına stres aksı da denir. Stres durumunda kortizol, ACTH, adrenalin ve noradrenalin kanda artar. 

Kronik strese bağlı ACTH ve Kortizol yüksekliği varsa:
1. Fosfatidilserin:  200 mg fosfatidilserin  ACTH ve kortizolü düzeltir. 
2. L-Theanin: ACTH sekresyonunu normale getirir.
3. St. John worth: streste faydalı olur. 
4. Melatonin  uyku bozukluğunda faydalı olur. 
5. Lavanta koklamak  ACTH’yı azaltır. 

TÜKRÜK BEZİ SALGISINDA KORTİZOL ÖLÇÜMÜ

Kortizol ölçümü kandan yapılabildiği gibi tükrükten de yapılabilir. Sabah ve gece yapılan tükrük kortizol ölçümü böbrek üstü bezi hakkında fikir verir. Sabah 07.00 ve gece saat 23.00 de tükrükten kortizol ölçümü yapılmaktadır. Cushing sendromunda gece kortizol ölçümü yüksek çıkar. Ancak bu yükseklik aşırı stres, uyku bozukluğu durumunda da görülür. 

SAÇ KILINDA KORTİZOL ÖLÇÜMÜ

Kortizol ölçümü kanda, tükrükte ve idrarda yapılır. 

Ancak kortizol akut stres, diürnal ritm ve pulsatil salgılanmadan  etkilendiği için  değişiklikler gösterir. B u nedenle saç kılından kortizol ölçümleri yapılmaya başlanmıştır.  Ancak bu ölçüm de  fizik stresten, egzersizden ve gece vardiyasında çalışma gibi durumllardan etkilendiği gösterilmiştir.  Depresyonda arttığı, ankiyetede azaldığı saptanmıştır. 



×