Düşük Dereceli Kronik İltihabın Yaptıgı Hormon Bozuklukları
Kronik düşük dereceli iltihap veya yangı vücutta sessiz olarak ilerleyen bir durumdur ve bir çok hastalığın nedenidir. Kalp damar hastalıkları, damar sertliği, insülin direnci, polikistik over hastalığı, Hashimoto, obezite, diyabet, karaciğer yağlanması, beyin-sinir hastalıkları, osteoporoz  gibi hastalıkların temellinde bu sessiz iltihap yatar. Bu kronik iltihabın başlıca nedeni de şekerli işlenmiş hazır gıdalarla beslenme, katkı maddeleri,  sigara, alkol, toksik maddeler (su gıda, cilt ve hava yoluyla alınan), uykusuzluk, hareketsizlik,  kronik stres ve  sebze ve meyvelere bulaşmış  pestisitler ve  kilo fazlalığıdır.  

Kronik düşük dereceli enflamasyon durumunda hipotalamus-hipofiz-adrenal aksının bozulduğu ortaya konmuştur. 

Kronik iltihabi durumda kanda ve dokularda iltihabı başlatan maddelerin kronik olarak yüksek olarak bulunma hali vardır. Bunların başında TNF-alfa, interrlökin-1 ve interlökin-6 yüksekliği gelir.   Bu iltihabi maddeler sağlıklı kişilere göre hafif yüksek seyreder. Bazen normalin üst sınırında olur.  

Kronik iltihabi olayda ayrıca eicosanoid denen  ve  dokuda oluşan hormon gibi  etkili maddelerin de rolü vardır. Eico nun anlamı 20 demektir. 20 karbonlu yağ asitlerden oluşan demektir.  Bunlar hormonlar gibi kana karışıp uzak dokularda değil, üretildiği yerin yanındaki hücreye etki ederler. Ayrıca hızlıca parçalandıklarından zaten uzak yere gidemezler.  Bunlar lokal hormonlardır.   Eicosonoidler araşidonik asitten ve diğer omega-6 tipi poliansatüre yağ asitlerinden oluşur. Ayrıca omega-3 tipi alfa -linoleik asit (ALA) yağ asitlerinden oluşan eicosonoidler vardır. Bunlara yani omega-3 yağ asitlerine eicosopentananeoic asit (EPA) ve docosahexaenoik asit (DHA) da dahildir.  Eicosonoidler araşidonik asitin ve ilgili poliansatüre yağ asitlerinin  siklooksijenaz (COX), lipoksigenaz (LOX)  ve sitokrom P450 enzimleriyle oksitlenmesi yoluyla oluşur. Yüzlerce eicasonoid vardır. Bunlardan iltihabı artıranlar prostaglandinler, tromboxanlar ve lökotrienlerdir. Diğer tip eicosonoidler ise EPA ve DHA dan oluşan resolvin, protectin ve maresindir. Bunlar ise iltihabı önler.  Diyetle alınan alfa -linoneik asitin (ALA)  vücutta araşidonik asite ve ondan DHA ve EPA ya dönüşmesi bu işi yapan enzimin yavaş çalışması nedeniyle çok yavaş olur ve ancak % 0.2-2’si  dönüşür, geri kalanı okside olur. Bu nedenle EPA ve DHA alımını artırmak gerekir. Demek ki omega -6 yağ asitleri iltihabı artırıcı iken omega3 yağ asitleri iltihabı azaltıcı eicosonoid oluşturmaktadır. 

Eicosanoidler vücuttaki enflamasyon, ateş oluşması, kan basıncı, kan pıhtılaşması, bağışıklık sistemi, solunum yolu ve üreme olaylarında etkilidir. Bunu sitokinleri artırıp azaltarak yaparlar. Aspirin COX1 ve 2 enzimlerini bloke ederek araşidonik asitten prostaglandin oluşumunu önler. Omega-6 gidalardan Ayçiçek yağı, mısırözü yağında vardır. Omega-3’e dönen ALA ise bitkilerden ceviz, bademde varken EPA ve DHA omega-e yağ asitleri ise yağlı balıklarda bulunur. 

Kronik enflamasyon sonucu ortaya çıkan hastalıklar:

Cilt: ciltte döküntü, egzama, dermatit, akne, sedef, kırışıklık
Kemik: osteoporoz, kırıklar
Bağırsak: reflü, Crohn hastalığı, Çöliak
Beyin: Depresyen, otizm, unutkanlık, Alzheimer, MS
Kalp, damar: Kalp hastalığı, inme
Metabolik: diyabet, insülin direnci
Kaslar: ağrı, zayıflık, karpal tünel sendromu, polimyalji. 
Tiroid: Otoimmün tiroid hastalıkları, Graves, Hashimoto
Akciğer: Astım
Böbrek: Hipertansiyon, ödem, nefrit, böbrek yetmezliği
Karaciğer: Karaciğer yağlanması, büyümesi

Hormonların kronik düşük dereceli iltihapta rolü ve katkısı vardır. 

Kortizol iltihabı önleyen bir hormondur. Anti-enflamatuvardır. Kronik streste kortizol yüksekliği insülin direnci oluşturarak iltihabı artırır. İnsülin yüksekliği sitokinlerin üretimini artırır ve iltihap iyice yayılır. Bu durum beyinde hasar yapar ve kronik dejenenatif nörolojik hastalık denen Alzheimer, MS, Parkinson ortaya çıkar. 

Kronik enflamasyon durumunda  böbrek üstü bezinde  yapılan DHEA’dan DHEAS’a dönüşüm azalır. Yani sulfatlanma bozuktur. Kanda DHEAS enflamasyon durumunda azalır. Vücut yeteri kadar DHEA yaptığı halde kanda DHEAS düşük çıkar. Bu durumu anlamak için idrarda DHEA metabolitlerine bakılır. Aynı durum enflamasyonda östrojen için de oluşur.  Normalde androjenler aromatizasyonla östrojene dönüşür ve bu dönüşüm kronik enflamasyonda artar. Bu artan östrojenin vücuttan atılıp  atılmadığını idrarda östrojen metabolitlerine bakılarak durum anlaşılır. İdrarla atılmıyorsa fazla östrojen meme ve diğer dokularda yan etkiler oluşturur.  

Kronik enflamasyon durumunda karaciğerde ve diğer dokularda T4’ den aktif olan T3 hormonuna dönüşüm azalır ve T3 düşüklüğü meydana gelir. Tiroid hormonu fazlalığında ise adrenal bezde C vitamini azalır. 

Enflamasyonu azaltan hormonlar kortizol, testosteron, östradiol, DHEA, glukagondur. Enflamasyonu artıranlar ise prolaktin ve insülindir. 

Testosteron   enflamasyonu önler. Testosteronu düşük erkeklerde verilen testosteron tedavisi sırasında enflamasyon  belirteçleri olan IL-6, IL-1beta ve TNF-alfa azalır. Testosteron kalp hastalığından korur.

DHEA ise antioksidan etki yapar ve bağışıklık sistemini aktive eder.

Kortizol ve DHEA birbirine karşıt çalışır. Kortizol bağışıklık sistemini baskılar. DHEA ise aktive eder. 

Prolaktin enflamasyonu artırır. Bağışıklık hücrelerine bağlanır. Prolaktin yüksekliğinde otoimmün hastalık fazla görülür. 

Östrojen iltihabı azaltan bir hormondur. Östrojenin azaldığı menopoz durumunda eklemlerde ağrı oluşması bundandır. Kanda interlökin-1 ve interlökin-6 artar. Menopozda kilo alımı olunca karındaki yağ dokusundan  sitokin salınımı artar ve bunlar sistemik yangıyı iyice artırır. Ancak sentetik östrojen kullananlar ağızdan ilacı aldığında CRP artar, yapıştırma kullanınca artmaz. 

Kronik enflamasyonda yapılacak testler:

1. Hassas CRP
2. GGT: gama glutamil transferaz.: toksin yükünü ve oksidatif stresi  gösterir.< 30  IU/L olmalıdır
3. Fibrinojen
4. Açlık şeker ve açlık insülin ve HbA1c
5. Ferritin: enflamasyonda yükselir
6. Tam kan sayımında ölçülen RDW (kırmızı hücre dağılım genişliği-red cell distribution width) : 11.7-15% arasında olmalıdır. Yüksekliği enflamasyonu ve oksidasyonun arttığını gösterir. Birçok hastalıkta yükselir. 
7. Homosistein: kalp hastalığı riskini gösterir.
8. Trigliserid
9. Vitamin, mineral ölçümleri

NE YAPMALI?

1. Enflamasyonu azaltan beslenmeye geçilmeli. Akdeniz diyeti anti-enflamatuvar bir beslenmedir.
2. Aralıklı açlık (intermetting fasting) yapılmalı
3. Egzersize başlamalı
4. Erken yatıp erken kalkmalı
5. Çok su içmeli
6. Soğuk sıkım zeytinyağı ya da soğuk sıkım avokado yağı yenmeli
7. Eksik vitamin ve mineraller tamamlanmalı
8. Stres fazlaysa yoga, meditasyon, derin nefes alma egzersizleri yapılmalı
9. Enflamasyon için besin desteği olarak curcumin, bromelain, ginger alınabilir
10. Homosistein yüksekse, folik asit (metilfolat), B12 vitamini (metilkobalamin), B6 vitamini  (piridosal-5 fosfat) , ve mağnezyum alınır.
11. GGT yüksekse glutatyon, NAC,











































×