Hormonları Bozan Toksik Maddeler
Bazı hormon hastalıkları son yıllarda salgın halinde artmaktadır. Özellikle obezite, diyabet, insülin direnci, erken yaşta menopoza girme, erkeklerde sperm azlığı ve testosteron eksikliği, polikistik over hastalığı, Hashimoto hastalığı ve erken yaşta ergenliğe girme sıklığında büyük artış vardır.  Yapılan araştırmalarda Kuzey Amerika, Avrupa, Avusturalya ve Yeni Zelanda’da sperm sayısının 1973 ile 2013 arasında % 60 düştüğü saptanmıştır. 

Bunun başlıca nedeni hormonları bozan ve bazen hormon gibi davranış gösteren  kimyasalları sağlıksız gıda, su, kozmetikler, şampuan,  saç boyaları, sabun, temizlik ürünleri, bebek- çocuk oyuncakları, kırtasiye malzemeleri, plastikten yapılmış gıda ambalaj malzemeleri ve hava kirliliği yani solunum  yoluyla almaktır.  Bunlara endokrin sistemi bozan kimyasallar (endocrine-disrupting  chemicals-EDC)  denmektedir. 1400 kadar bu tür kimyasal saptanmıştır. Bu kimyasalların bazıları östrojen veya androjen gibi hareket ederek hormon sistemini bozmaktadırlar. Fitalat denen toksik maddeler östrojen gibi hareket ederek   erkeklerde kuşaklar boyu sürecek kısırlığa neden olabilmekte ve kadınlarda erken menopoz yapabilmektedir. 

Yapılan hayvan çalışmalarında bu kimyasal maddelerin obeziteyi tetiklediği ve Tip 2 diyabet hastalığına ve yağlı karaciğer hastalığına neden olduğu gösterilmiştir. İnsanlarda yapılan çalışmalarda da aynı sonuca varılmıştır. Gıdalarda ve suda bulunan kimyasallar  kilo almayı tetikler. Bu kimyasallara obejen yani kilo aldırıcı denir. Pestisitler, fitalat esterleri, ağır metaller, dioksin, poliklorlu bifeniller, furanlar, alkil fenoller ve bisfenoller kilo aldıran kimyasallardır.  Bunlar yağ hücre sayısını artırır

Ne isim verilirse verilsin bunlar sağlığı tehdit etmektedir. Metabolizmayı bozan bu kimyasalların 

1. Vücutta devamlı kalabilenler:

a) DDT: yasaklanmış haldedir. 
b) Dioxin ve furanlar: Endüstri ve yanık atığı olarak oluşur. 
c) Perflorinleşmiş bileşikler (PFC): elbise, mobilya, pişirme aletleri, gıda paketleri, yapışmayan yüzeylerde bulunur. 
d) Poliklor bisfeniller (PCB): sentetik organik bileşikler olup plastikler, mürekkepte, elektrikli aletlerde bulunur.
e) Polibromilated yanma önleyiciler: Bunlar vücutta yağ dokusunda birikir. BDE-47 ve TBBPA türleri ABD de herkesin serumunda bulunmuştur. Her gün TBBPA ya maruz kalma dozu 0.04 ng/Kg dan 7.50 ng/Kg’a kadar değişmektedir. Tiroid bezi fonksiyonunu bozarlar. Bunların TCEP türü tiroid kanseri yapar ve bu madde sandalye, kanepe, yastık, koltukta bulunurken BDE209 türü halı arkasında, koltuk yastıklarında, tekstilde , yatak bazalarında bulunur. Ev tozunda yüksek oranda BDE209 bulunmasının tiroid kanser riskini artırdığı belirlenmiştir.

2. Vücutta Devamlı Kalmayanlar:

a) Bisfenol A (BSA): plastik ve epoksi malzemelerde bulunur.  2011 de yasaklandı.  ABD de insanların %93’ünde saptanmıştır. 
b) Fitalatlar: polivinil klorid plastikler ve vinil ürünleri üretiminde kullanılır. Bunlar çocuk oyuncakları, gıda ambalajları, tıbbi cihazlar, mobilya, koltuk da bulunur. 

Bu kimyasallar beyin yoluyla   gıda alımı davranışını direkt etkileyerek veya dolaylı yolla bağırsaklardan gıda emilimini bozarak ve bağırsak mikrobiyatasını bozarak  etkili olur. Ayrıca bağırsaktan salgılanan hormonları bozarak etki ederler. Bunların pankreas beta hücrelerine de etki ederek insülin salınımını bozduğu   gösterilmiştir. Bu kimyasallar tiroid bezini de etkileyerek serum T3 ve T4 düzeylerini değiştirirler.  İnsanlar her gün sadece birine değil birçoğuna maruz kalmaktadır. Anne karnından ölüme kadar bu kimyasallara maruz kalan insanlarda birçok hastalık ortaya çıkmaktadır.  Organotin ve mantar öldürücü triflumizol PPAR gama reseptörünü etkileyerek kilo alımını artırmaktadır. 

İşlenmiş gıdalarda ve fast food gıdalarda  bulunan  ileri glikasyon son ürünleri yani AGE  (advanced glycation end products-AGE) de endokrin sistemi bozmaktadır. Bunlar gıdalar aşırı sıcakta  pişirilirken   Maillard reaksiyonu  ile oluşur   Oluşan AGE ler oksidasyonu artırır, zararlı oksijen radikalleri oluşturur ve böylece yaşlanma, diyabet, kanser, dejeneratif hastalıklar ve hormon bozuklukları yapar. Fastfood gıdalarda bulunan fitalatlar da aynı şekilde hormon bozukluğu yapabilmektedir.

Günlük yaşantımızda insanlar meslekleri gereği veya çevresel nedenlerle bu kimyasallara maruz kalır.  Pestisitlerde bulunan Glifosate;  çocuk ürünlerinde bulunan kurşun, kadmiyum, fitalat;  elektronik ve bina  yapı malzemelerinde bulunan bromlu yanma önleyiciler; anti bakteriyel olarak kullanılan malzemelerdeki triclosan; tekstil ve elbisede bulunan florlu kimyasallar;  temizlik malzemeleri, kozmetik ve bakım ürünlerinde bulunan paraben, glikol eter, fitalat, siklosiloksanlar; boyalarda bulunan tributilin; deterjanlarda bulunan nonilfenoller metabolizmayı, hormonları,  üreme faaliyetlerini  ve diğer önemli fizyolojik olayları  enflamasyon (iltihap), oksidatif stres, yağ oluşumu ve yağ depolanması yoluyla bozarlar.  

Bu kimyasallar bağışıklık siteminde, kemiklerde ve beyinde etkili olmaktadır. Özellikle çocukluk döneminde maruz kalma etkilerini yıllarca göstermektedir. 

Biyolojide vücuda yabancı olan maddelere xenobiotikler (ksenobiyotikler)  denir. Xeno Yunanca yabancı demektir. Biotik ise yaşamla ilgili anlamına gelir.  Xenobiotikler vücuda yabancı olan kimyasal maddelerdir.  Bunlar vücutta üretilmeyen maddelerdir. İlaçlar, besin katkı maddeleri, insektisid ve fungisidlerin metabolitleri, havayı ve suyu kirleten atıklar, tarım ve endüstri kaynaklı kimyasal maddeler ile çeşitli bitki kökenli maddeler, ksenobiyotiktir.

Ksenobiyotikler vücutta çeşitli enzimlerin etkisi ile biyotransformasyon  denen değişime uğrar. Biyotransformasyon sırasında bazı ksenobiyotikler inaktivasyona uğrarken (biyoinaktivasyon), bazıları da biyolojik olarak daha etkin veya toksik metabolitlere dönüşür (biyoaktivasyon). Örneğin metilalkol biyotransformasyon sonucu körlük ve merkezi sinir sisteminin baskılanmasına neden olan formaldehid ve asidoza neden olan formik aside dönüşür. Biyotransformasyon sonucu bazı bileşikler biyolojik inaktif halden aktif hale geçer. Bu bileşiklere inaktif prekürsör adı verilmektedir., Ksenobiyotikler biyotransformasyonla inaktif veya aktif metabolitlerine dönüşür.

Xenoöstrojenler ise vücuda dışardan giren östrojenlerdir.  Son on yılda erkeklerde sperm sayısında  azalma, hipospadias, kriptorşidizm  ve testis kanseri  sıklığında artış görülürken kadınlarda meme kanseri sıklığında artış vardır. B u artışda çevreden alınan östrojen benzeri etki yapan kimyasalların  sorumlu olduğu düşünülmektedir. 

Plastik ambalaj maddeleri, konserve kutuları, plastik biberon ve damacanalarda bulunan bisfenol A  hormon sistemini ve bağışıklık sistemini  bozar. Bu nedenle bisfenolA kullanımı ülkemizde ve birçok ülkede kullanımı yasaklanmış durumda. Bu nedenle onun yerine bisfenol S (BPS) ve Bisfenol F (BPF) kullanılır olmuştur. Bunların da sağlığa zarlı olma ihtimali vardır.  Bu nedenle plastik yerine cam biberon  ve cam malzemeler kullanılmalıdır. Kavanozun kapağı da içindeki gıdaya temas etmemelidir. Plastik damacana yerine cam damacana kullanmak daha sağlıklıdır. 

Bebek mamalarında GDO’lu ürün olmamalıdır. 

Bu kimyasallar yavaş yavaş vücutta birikerek uzun zaman içinde hormon bozukluklarına neden olmaktadır. 

Fitalatlar plastik ürünlerin içine konan ve onları daha esnek hale getiren, sertliğini azaltan maddelerdir. Bunlar bebek ve çocuk bakım ürünleri, şampuan, losyon, gıda ambalaj materyalleri ve oyuncaklarda, kırtasiye malzemelerinde olabiliyor. Fitalat kullanımı ülkemizde ve çoğu ülkede 2005 yılında yasaklandı. Bu nedenle plastik ambalajdan mümkün olduğunca kaçınmak gerekiyor. 

Diğer zararlı bir ürün fenoller olup bu deterjan, temizlik malzemeleri, saç bakım ürünleri, saç boyalarında olabilir. Anti bakteriyel sabun ve kozmetiklerde ve diş macunlarında bazen olabilen triclosan ve triclocarban da alkil fenol bileşikleridir. Bu fenoller pestisitlerde var ve tarımsal üretimde kullanılıyor ve gıdalarda sebze ve meyvelerde kalıntı olarak kalabiliyor. Triclosan ve triclocarban kalıp sabunlarda ve sıvı sabunlarda olabilir ve bunlar tiroid hormonlarını bozmaktadır. 

Pestisitler özellikle hormonlarımızı bozan maddelerdir. Kimyasal yapısına göre organik klorlu, organik fosforlu, karbamatlı gibi sınıfları var. Klorpirifos da bunlardan biri ve çoğu gıdada kalıntı olarak bulunabiliyor. 200 civarında pestisit hormonları bozmaktadır. 

Atrazin isimli herbisit mısır ürünlerinde bulunabilir. 

Perklorat iyot mineralini tutar, iyot yetmezliği oluşturur ve tiroid bezini bozar. 

Eski boya döküntülerinde kurşun olabilir. Kurşun kortizol aksını bozar

Kuru yemiş ve özellikle kuru kayısıda kükürt dioksit vardır.  Astımı tetikler.

Bazı hormonlar genç hayvanların daha çabuk büyümesi ve kilo alması için kullanılmaktadır. Hayvanlardan süt verimi artırmak içinde bazı hormon ilaçları kullanılmaktadır.  Bir bakıma süt ve et miktarını artırmak için hayvanlara hormon kullanılmaktadır.  Yenilen et ve sütte kullanılan hormonların ne miktarda olduğunu saptamak oldukça zordur. 

Avrupa Birliği yakınlarda Avrupa Araştırma ve Geliştirme Programı Horizon  2020 ile kadın  hormon sağlığına ve çocuk beyin gelişimine  etkili kimyasalları saptamak ve yeni tanı metotları geliştirmek için çalışmalara başlamıştır. 

Kimyasal olmayan endokrin bozucu ise suni ışıktır. Gece ışığa maruz kalmak hormonları ve vücut ritmini bozmaktadır.

Ne yapmalı?

  • Et yerine bitkisel-sebze ağırlıklı beslenmeli
  • Fast food yerine tencere yemeği yenmeli
  • Cam şişeden su içmeli
  • İşlenmiş gıdalardan uzak durmalı
  • Plastik ambalajlardan uzak durulmalı
  • Streç filmlerden uzak durmalı
  • Mikrodalga fırında plastik malzeme kullanmamalı
  • Yağ, sirke, şalgam suyu, ve yoğurt için cam ambalajı tercih etmeli
  • Yeni alınan textil ürünleri, giysi, havlu, tişört mutlaka önce yıkanmalı
  • Peynirler streç filmlere sarılıp saklanmamalı
  • Termal kâğıt çıktılarından uzak durmalı
  • İşlenmiş et ürünlerinden mümkün olduğunca uzak durmalı
×