Kronik Stres ve HPA Aks Bozuklugu Hastalıkların Önemli Bir Nedenidir
Kronik stres ve onun yaptığı hipotalamus-adrenal-kortizol aks bozukluğu vücuttaki birçok hastalığın ve hormon dengesizliğinin önemli nedenlerinin birisidir. 

Stres çevredeki fiziksel veya psikolojik olumsuz olaylara vücudun verdiği bir cevaptır. 

Akut, ani gelişen bir strese vücudun uygun bir şekilde cevap vermesi ve bunun zamanında kesilmesi yaşamın bir gereğidir. Böyle kısa süreli stresler vücudun adaptasyonunu artırdığı gibi çevreye  dikkatini artırmasına ve ağrının  giderilmesine, bilinç ve öforiyi artırarak yardımcı olur. 

Strese cevap olarak vücutta sinir sistemi (beyin ve periferal sinirler), endokrin sistem (hormonlar)  ve bağışıklık sisteminde (immünolojik) cevaplar oluşur. Tıpta buna nöro-endokrin-immün yanıt denir. 

Ani gelişen stres ile  kanda  artan adrenalin ve kortizol  gibi  hormonlar  kalp hızını, solunum sayısını, kan basıncını ve metabolizmayı artırırlar.  Kalpten kan akımı artar, çarpıntı oluşur ve kaslar daha fazla kanlanarak gergin hale gelir ve vücudu harekete hazır hale gelmesini sağlar. Bu arada nefes hızlanır, göz bebekleri genişler. Kan şekeri yükselir. Vücut sıcaklığını kontrol altında tutmak amacı ile terleme olur.  Bu arada enerjide artış olur ve tehlikeli durumdan kaçmayı sağlar. Kısa süreli streste ayrıca beyinde uyuşma hissi veren enkefalin ve  metenkefalin gibi opiyadlar ismi verilen hormonlar artar.   Bunlar ağrı kesilmesine neden oldukları gibi yüksek dozlarda sakinlik ve  çakır keyif hali  yaparlar.  Streste vücut kendini korumaya alarak hayati öneme sahip  beyin, kalp, akciğer ve kaslara  öncelik verir ve bu organlara kan ve besinler daha çok gönderilirken  sindirim, üreme ve cilt gibi organlar  kısa süreliğine ikinci planda kalır. Böylece beyinde odaklanma ve hızlı düşünme, kasların güçlenmesi ile tehliken kaçma oluşur. Vücut strese karşı böylece ya savaşır ya da tehlikeli durumdan kaçmaya çalışır.  

Bütün bu gelişmeler kısa süreli  ve ani strese cevap olarak vücudu uyanık tutmak ve her an harekete geçirmek  ve vücudun adaptasyonu  ve çevreye dikkatin artması  ve ağrının giderilmesi için faydalıdır.  Stres uzar ve kronik hale gelirse  bu hormonlar uzun süreli salınır.

Stres geçince hormon seviyeleri normale döner. Kortizol ve adrenalin normale geldiği için kalp atımı yavaşlar ve artan tansiyon düşer.  Diğer sistemler de normal haline döner. Bu süre sizin stresle mücadelenize, stresin şiddeti ve süresine bağlıdır ve bazı kişilerde yarım saat bazı kişilerde birkaç gün sürer. 

Ancak stres uzar  ve kronik hale gelirse  iş değişir ve hormonlarda  kalıcı yükselme, bağışıklık sisteminde bozulma, sinir sisteminde bozulma ve kronik enflamasyon (iltihap) ortaya çıkarak   beyinde  ve diğer organlarda hasar ortaya çıkmaya başlar. 

Kronik stres   büyüme ve gelişimi bozduğu gibi, endokrin (hormon), metabolik, otoimmün (bağışıklık sistemi bozukluğu) ve psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkar. Sonuçta psikiyatrik ve nörolojik bozukluklar, travma sonrası stres hastalıkları, depresyon, kronik anksiyete, kalp damar hastalıkları, obezite, şeker hastalığı, bağışıklık sistem hastalıkları, enfeksiyona yatkınlık ve hatta kanser gelişir. 

Strese karşı verilen cevap erkek ve kadında farklı olup seks hormonlarında dalgalanmalar olmaktadır. Bu seks farklılığı nedeniyle anksiyete ve majör depresyon gibi hastalıklar  kadınlarda daha çok görülür.  Stres seks hormonlarını ve  üretim sistemi aksını negatif etkiler yani baskılar, çalışamaz hale getirir.  

Stres Hormonları Denince Ne Anlaşılır:

Adrenalin, Noradrenalin ve   kortizol anlaşılır. Akut yani ani streste Adrenalin ve noradrenalin hemen salgılanırken kortizol salınımı dakikalar içinde olur. 

Strese Cevapta CRH ve Kortizol Hormonlarının Rolü ve HPA Aksının Önemi

Hipotalamus-Hipofiz (pituiter) -böbreküstü bezi-adrenal (HPA)  aksı  üç organ arasındaki iletişim aksı olup streste önemli rol oynar. Bu aksa STRES AKSI da denir.  Hipotalamus’ daki paraventriküler çekirdekten salgılanan CRH  ve ayrıca  arginin vazopressin (AVP)  hormonları hipofiz bezinden ACTH hormonu salgılatır ve bu da adrenal bez denilen böbreküstü bezinden kortizol, aldosteron hormonu salgılanır. HPA aksı kortizol fazla salınınca baskılanır ve aşırı salınım durur. Eğer bu baskılanma olmazsa bağışıklık sisteminde zayıflama, unutkanlık, obezite ve kalp damar hastalıkları ortaya çıkar. 

Adrenal bezin medullası denen orta bölümünden ise sempatik sistem aktive olmasıyla adrenalin ve noradrenalin salgılanır. Bu sırada parasempatik sistem baskılanır. Stres durumunda kortizol salınımı kadınlarda erkeklere göre daha fazladır. Böbreküstü bezinden salgılanan kortizol ise beyin ve hipofiz yoluyla CRF ve ACTH salınımını durdurur. Stres durumunda hipotalamustan AVP salınımı da artar.  İnsanda seks hormon sistemi ve adrenal sistem yani kortizol üreten sistem birbirine paralel olarak hareket eder. 

Fiziksel ve psikolojik stres, karanlık-aydınlık  değişimleri , ısı değişiklikleri, enerji kaybı,  toksik  gıda alınması, enfeksiyon, vücutta iltihap oluşması veya doku tamiri gerektiği durumda vücut buna uyum sağlamak için (adaptasyon)  beyinde  oluşan uyarı  hipotalamus-hipofiz-adrenal aksını uyarır HPA aksı bir kompleks  sinir ve endokrin sistemidir (nöro-endokrin) ve  sempatik sistem ve sirkadiyen ritm ile uyumlu çalışır.  Bu aksın uyarılmasıyla glukoneogenezis denen şeker oluşumunda artma, yağ  metabolizmasında artma,  büyüme hormonu sinyalizasyonunda artma , IGF-1 de artma oluşur. Buna karşılık enflamasyonda ve enflamasyon yaratan genlerde azalma oluşur. 

Stres durumunda kadınlarda CRH ve AVP salgılanması ve ACTH salgılanması  erkeklerden daha fazla olur. Hipotalamustaki CRH salgılayan sinirlerde östrojen reseptörleri (beta) vardır ve östrojen bu yolla etkili olur. Hipofizdeki ACTH salgılayan hücreler aşırı CRH gelince onu önleyecek CRH bağlayan protein salgılayarak etkisini bloke ederler. Bu protein de östrojen etkisi altındadır. 

Adrenal bezde korteks ve medulla diye iki bölüm vardır. Dış kısmı korteks olup bunun en dışındaki  zona glomerülasa denen tabakasından aldosteron hormonu, onun altındaki zona fasikulata denen orta tabakadan  kortizol salgılanır.  En alttaki Zona retikülaris tabakasından ise  DHEA salgılanır. 

CRH salgılayan nöronlar (sinirler) beyinde psikolojiyi-ruh halini  düzenleyen hipokampus ve amigdala gibi yerlere de uzanır.  Stres durumunda önce amigdala uyarılır ve CRH salınımı artar. Stres ister fiziksel  isterse de  psikolojik  olsun CRH bu nedenle  strese karşı oluşan davranış, endokrin (hormonal) , otonom sinir sistemi   ve immünolojik  (bağışık sistemi)  cevabında önemli bir rol oynar.  CRH aktivitesindeki değişiklik veya çok aktive olması  ve kronik hal alması strese bağlı  ankisiyete,  anoreksiya,  ve depresyon  ile alakalıdır. 

Stres nedeniyle  HPA aksının harekete geçmesiyle Kortizol salgısının artması beyinde ve periferde etkiler oluşturur. Beyinde kortizol daha çok  minerelakortikoid reseptörlere ve daha az da  glukokortikoid reseptörlere bağlanır ve CRH yi baskılar. İşte bu baskılanma depresyon hastalarında yeterli olmaz.  Mineralakortikoid ve kortikostreoid reseptör sayısındaki dengesizlik de depresyonu tetikler. Mineralokortikortikoid reseptör sayısında depresyon hastalarında artış vardır. Korizol fazla salınınca hızlıca CR’ yı inhibe ettiği gibi mineralokortikoid reseptörlerini de etkiler. 

Menopozdaki kadınlarda östrojen replasman tedavisi ACTH hormon salınımını artırır. Kadınlarda adetin  luteal faz denen   dönemin   ortasında  östrojen ve progesteron  yüksek olduğu durumda strese verdikleri cevapta ACTH  ve AVP seviyeleri daha çok artar. Erkeklerde ise beyinde androjen reseptörleri vardır. Seks hormonları ile CRH arasında etkileşim olmaktadır. Androjenler ise CRH salınımını azaltır. 

Hormon değişikliklerin olduğu premenstrual dönem, doğum öncesi, doğum sonrası, ergenlik ve menopozda psikoloik değişiklik artar ve ruhsal sıkıntılar ortaya çıkar.

Erkeklerde ise şiddetli depresyonda testosteron düşer. Erkeklerde yaşlılıkta testosteron düşünce depresyon sıklığı artar. Testosteron tedavisi gören hipogonad hastalarda psikoloji çoğu hastada düzelir. 

Bu nedenle seks hormonları CRH ya yaptıkları etkiyle psikoloji üzerinde etkili olurlar.

Otopsi yapılan depresyondaki kişilerde CRH nöronları daha fazla bulunmuştur. 

A vitaminin türevi olan retinoik asit de HPA aksı aktive ederek depresyona benzer durum oluşturur. Bir karotenoid olan Absisic asit ise CRH yı azaltarak depresyonda faydalı olur. 

CRH nin CRH1 ve CRH2 isimli 2 reseptörü vardır. CRH1 reseptörü hipofizdeki hücrelere bağlanıp ACTH salgılatır. CRH2 ise kalpte bulunur. CRH nin artması kortizolü ve tansiyonu artırır. CRH’ya benzeyen peptid olarak urıocortin-1, urocortin-2 ve urocortin-3 bulunmuş olup bunlardan urocortin 1 isimli hormon  hem CRHR1 hem de CRHR2 ye bağlanır.  .

CRH1 reseptörü beyinde  miktar olarak çok bulunduğu gibi  adrenal bezler, rahim, bağırsaklar, lenfositler ve diğer dokularda da bulunur.  

Kadınların üreme organlarında CRH reseptörleri çok fazla bulunur ve çeşitli üreme faaliyetlerini düzenler. Yumurtlama, embriyo yerleşmesi CRH den etkilenir. Bu nedenle CRH reseptörünü bloke etmek endometriyozis hastalığında faydalı olabilir. 

Streste artan CRH hipofiz-gonad (testis ve yumurta) aksını inhibe ederek üreme organı faaliyetlerini azaltır. 

Adrenal bez, gonad ve tiroid arsındaki GnIR hormon aracılığıyla  etkileşim.   Stres gonadotropin (FSH, LH) salgısını  GnIH salgısını artırarak azaltır. Tiroid hormonları (TH)   GnIH’nu önleyerek GnRH salgısının artmasına ve FSH ve LH salgısıonın artmasına neden olur. Böylece yeterli tiroid hormon varlığında gonad (testis, over) gelişimi ve seks hormonlarında artış olur.  Tiroid hormon salınımı azsa (hipotiroidi gibi) GnIH salınımı artar  ve GnRH salınımı azalır ve sonuçta seks hormonları azalır. Bu ergenliği geciktirir.  Kortizol yani glukokoortikoidler GnIH salgısını uyararak GnRH salınımını azaltır. Sonuçta seks hormonları azalır.    r

Kronik Streste Hipotalamus-Hipofiz-Tiroid Aksı da  Bozulur

Kronik streste sadece hipotalamus-hipofiz-adrenal aksı değil hipotalamus-hipofiz-tiroid aksı da önemli oranda bozulur ve tiroid hastalıkları ortaya çıkar. Tiroid hormonlarında azalma oluşur ve bu durum diğer organları da etkiler ve onların da bozulmasına neden olur. Özellikle tiroid hastalığı başlayınca bağırsak hastalıklarında artış olur. Ülseratif kolit bunların başında gelir.  Bağışıklık sisteminde baskılanma ve nörolojik hastalıklar ortaya çıkar. 

Kronik Streste Negatif Feedback Mekanizmasının Bozulması
Normal koşullarda adrenal bezden salgılanan kortizol hormonu aşırı salgılandığında hipofiz ve hipotalamusa etki eder ve CRH ve ACTH salınımı azalarak kortizol salınımı azalır. Buna negatif geri besleme-feedback denir. Ancak kronik yani  devamlı olarak kortizol yüksek olunca bu mekanizma bozulur ve negatif feedback çalışmaz. Hipofiz ve hipotalamusta hassasiyet kaybolur ve cevap vermemeye başlarlar. Buna HPA aks bozukluğu denir. Yani adrenal yorgunluk denen olayda esas bozukluk sadece adrenalde değil HPA aksındadır.  Yani esas bozukluk HPA aksındadır.  Aşırı egzersiz yapan atletlerde görülen sendromda -overtraining syndrom (OTS) da hipotalamus -hipofizde ACTH salınımında  (hipotalamo/ POMC metabolik disfonksiyon) bozukluk vardır.  Adrenal yorgunluk tanısı için bilimsel kriterler yoktur ve Endokrin Dernekleri böyle bir tanıyı kabul etmemektedir. Adrenal yetmezlik tanısı için kriterler bellidir. 

Şekil:  Böbrek üstü bezi hormon üretimi. Kolesterolden mitokondriumda pregnenalone oluşur ve arkasından diğer hormonlar sentez edilir. Kronik stres durumunda DHEA sntezi azalıp kortizol sentezi artar. Pregnenalon daha çok kortizol yapmaya başlar. Buna pregnenalone çalma olayı denir. 

Kronik streste görülen hipotalamus-hipofiz-adrenal aks bozukluğu ve buna eşlik eden  tiroid ve gonad aksının da bozulmasına klasik Çin tıbbında ‘’Kidney-Yang Deficiency Syndrome ‘’ adı verilir. 

Streste Görülen Hormon Değişikleri

A) Streste Artan Hormonlar:

1. Stres durumunda önce hipotalamusta CRF artar. CRF artınca hipofizden ACTH, 3-endorfin ve 8-lipotropin artar. Artan ACTH etkisiyle böbrek üstü bezinden kortizol salınımı artar. Bu hormonlar stres durumunda 2-5 kat artar.  Demek ki kortizol ve ACTH  kanda çok yükselmektedir. CRF nin artmasında noradrenalin, serotonin ve asetilkolin rol alır. ACTH etkisiyle önce artan DHEAS daha sonra azalır. Kronik stres durumunda kortizolde artma, DHEAS da ise azalma ve kortizol-DHEAS dengesizliği oluşur.  Kortizol/DHEAS oranı artar. DHEA kortizolün etkilerini nötralize eden bir hormondur. 
2. Adrenalin (epinefrin) ve noradrenalin (norepinefrin) hormonları artar. Bunlara kateşolaminler denir. HPA aksın aktive olması adrenal bezden bu hormonların salınımını artırır. Noradrenalin ayrıca beyinde artar. Noradrenalin dikkati  ve odaklanmayı artırır ve ayrıca ciltteki kanın kaslara gitmesini sağlar.   Adrenalin ve noradrenalin artınca kalpten pompalanan kan miktarı artar, çarpıntı oluşur, kaslara kan akımı artar, kanda sodyum artar, bağırsak hareketi azalır, ciltteki küçük damarlar kasılır, tüyler diken diken olur, kanda şeker artar, akciğerde bronşlar genişler, ve davranışlarda  aktiflik görülür ve tehlikeden kaçmayı sağlar.   
3. AVP hormonu artar.  CRH ve AVP birlikte hipotalamustan artarak salınır. AVP hipofizden ACTH salınımını artırır.
4. Büyüme hormonu (growth hormon) salgısı  akut ani streste  2-10  kat artar. Metabolik aktiviteyi artırır. Psikolojik streste ise nadiren artar. Uzun psikolojik streste salınımı azalır. 
5. Prolaktin hormonu stres durumunda artar. Vazopressin ve histidin izolösin prolaktin salınımını artırır.  Streste prolaktinin neden arttığı ve ne işe yaradığı tam bilinmiyor. Artan prolaktin bağışıklık sistemini bozar.  
6. Kanda yağ asitleri bağlayan protein (FABP4) artar ve insülin direncini tetikler. 

B) Streste Azalan Hormonlar
1) Adrenal bezden akut streste   DHEAS salgısı artar ancak kronik streste DHEAS salgısı azalır. 
2) İnsülin hormonu akut streste azalır. İnsüline karşı çalışan kortizol, adrenalin, büyüme hormonu insülin salgısını azaltır.  Streste o nedenle kanda şeker artar.  Stres kronik hale gelince insülin artar. İnsülin direnci oluşur.
3) Seks hormonları streste azalır. Hipotalamustan salgılanan GnRH hormonu streste  artan CRH  baskısı nedeniyle  azaldığından FSH ve LH hormonlarının hipofizden salgısı azalır. Bu nedenle adetlerde düzensizlik  ve olamama streste oluşur. Uzun süren stres üreme faaliyetini tamamen bozar. Erkeklerde testosteron azalır. 
4) Tiroid hormonları (T3 ve T4) streste azalır.  Streste kanda artan kortizol hipofizden TSH salınımını azaltarak T3 ve T4 oluşumunda azalma yapar. Ancak özellikle T3 de azalma kronik stres durumunda ortaya çıkar. Bunun nedeni T4 hormonundan T3 oluşumun azalması bunun yerine rT3 oluşmasının artmasıdır.  Biz buna tıpta ‘’Hasta ötiroid sendromu’’ adı   vermekteyiz.  Kronik streste T3 düzeylerinde düşüklük vardır. 

Demek ki streste    beyinde bulunan hipotalamus bölümü  vücutta bir alarm durumu oluşturmaktadır.  Bu alarm sinir ve hormon sinyalleri  yoluyla böbreküstü bezini harekete geçirerek kortizol ve adrenalin gibi hormonların salınımını artırmaktadır. Adrenalin kalp hızını artırmakta, kan basıncını yükseltmekte ve kaslara kan akımını artırarak enerji tedarik etmektedir. Artan kortizol ise kan şekerini yükseltmekte ve beynin enerji kaynağı olan glukozun  kullanımını artırmaktadır.  Ayrıca gerekli  dokulara yararlı maddelerin gitmesini sağlamaktadır. 

Hayatı tehdit eden durumda kortizol yaşamı kurtarır. Onun sayesinde sıvı dengesi ve kan basıncı kontrolü sağlanır. Hayatı tehdit eden ani stres durumunda vücutta hemen değişiklik olup acil gerekli olmayan seks hormonları, bağışıklık sistemi, sindirim ve büyüme  baskılanırken   kortizol  hemen kan basıncı ve vücut sıvısını ayarlar.

Ancak, kronik stres  durumunda  kronik yüksek kortizol seviyeleri , düşük DHEA  ciddi sorunlar oluşturur.   Yüksek kortizol seviyeleri stres nedeniyle devam ettikçe bağışıklık sistemi baskılanır,  kan basıncı artar ve tansiyon hastalığına zemin hazırlanır,  libido azalır,  insülin direnci artar artarak yüzde akneler gelişir ve obezite ortaya çıkar. Ayrıca beynin duygu durumu, motivasyon ve korku merkezlerini de etkiler ve ruhsal hastalıklar ortaya çıkar. 

Kronik streste parasempatik sistem baskılandığından mide boşalmasında gecikme, bağırsak hareketlerinde azalma, reflü ve kabızlık ortaya çıkar. Daha ileri aşamada huzursuz bağırsak sendromu oluşur. 

KRONİK STRESİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR

Kronik stres vücutta birçok sistemde hastalıklara neden olduğu gibi mevcut hastalıkları da şiddetlendirir. Demek ki birçok sıkıntı veya hastalık hipotalomo-hipofiz-adrenal aksındaki bozukluktan dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu durum tiroid ve gonad aksını da etkilediğinden hipotalamus-hipofiz-salgı bezi akslarında bozukluk ortaya çıkmaktadır. 

A) Endokrin Sistem-Hormon Hastalıkları:

I. Yeni Endokrin Hastalık Gelişimi
1) Hipertiroidi-Graves Hastalığı: çeşitli gözlem ve çalışmalar stres ve üzüntünün Graves hastalığı denen zehirli guatr türünü tetiklediğini göstermiştir.
2) Hashimoto hastalığı: kronik stres ileri aşamada Hashimoto hastalığını tetikler. Antikorlarda yükselme başlar (anti-TPO ve anti-tiroglobulin)
3) Şeker Hastalığı: Stresli kişilerde insülin direncinde artma, obezite ve şeker hastalığı daha sık görülür. Uzun süre yüksek seyreden kortizol seviyeleri kan şekerini artırır. .
4) Reaktif hipoglisemi denen gün içinde kan şekerinde düşmeler ve tatlı krizleri gelişir.
5) Hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü) ve hipoglisemi atakları beraber olabilir
6) Adet Düzensizliği: Stresli kadınlarda adet düzensizliği geliştiği gibi adetlerde kesilme (hipotalamik amenore) ortaya çıkabilir. 
7) Erkeklerde sperm azalması, sperm hareket azalması, testosteron azalması, libido azlığı, erken boşalma ve sertleşme problemi (empotans) ortaya çıkabilir. 
8) Çocuklarda büyümede gecikme ve boy kısalığı ortaya çıkabilir. 
9) Kilo alımı ve obezite: Psikolojik stres kortizolü artırarak yağların karında depolanmasını sağlar. Ayrıca iştahı azaltan leptin hormonu azalır ve iştah artar. İştahı artıran Ghrelin hormonu artarak iştah ve gıda alımı artar. Böylece kilo alımı gerçekleşir. 
10) Kilo vermede zorluk: stresten dolayı ortaya çıkan yüksek kortizol seviyeleri  spor ve iyi beslenenlerde bile kilo vermeyi zorlaştırır. Acıkma atakları artar. 
11) Yüksek kortizol seviyeleri serum   agouti related peptid (AgRP) seviyelerini artırır.  

II. Mevcut Endokrin Hastalığın Kötüleşmesi
1. Şeker Hastalığında Yüksek kan şekerleri oluşması: stres diyabet hastalarında kan şekeri kontrolünü bozar
2. Addison hastalığı adındaki adrenal yetmezliği hastalığında tedavide kullanılan ilaç ihtiyacı artar ve krize girebilirler. 
3. Graves hastalarında nüks artar. Hipertiroidili hastalarda stres hastalığın alevlenmesini sağlar ve nüks ettirir. 

B) Diğer Sistem Hastalıkları ve Bulgular

a) Tansiyonda düşme ve sonra yükselme
b) Anksiyete, depresyon ve diğer ruh hastalıklarında artma
c) Sindirimde yavaşlama,  mide asidinde azalma, reflü de artma, bağırsak fonksiyonunda bozulma, huzursuz bağırsak sendromu, bağırsakta candida artması, kabızlık veya ishal, gaz, şişkinlik, safra akışında bozulma
d) Bağışıklık sistemi bozulur, baskılanır. Bakteri ve virüs enfeksiyonları artar. Kanser ve otoimmün hastalıklar, romatolojik hastalıklar artar. 
e) Unutkanlık
f) Kilo alımı
g) Kan şekeri yüksekliği veya şeker düşme atakları
h) Yüzde akne oluşur. 
i) Saç dökülmesi
j) Baş ağrısı
k) Uykusuzluk
l) Ağız kuruması
m) Kalp hastalığı sıklığında artma
n) İnme-felç sıklığında artma
o) Alerji sıklığında artma. Bunlarda hipoglisemi hipotansiyon sıktır. Tiroid hastalığı da mevcut olabilir. 
p) Kas ağrıları
q) Psikolojik sıkıntılarda artma, psikiyatrik hastalıklar
r) Adet düzensizliği, libido azalması
s) Egzama ve sedef hastalığında  (psoriaziste) artma
t) Mevcut hastalıklarda yavaş iyileşme
u) Sindirim yavaşlar, midede asit salgısı azalır.  Reflü artar
v) İdrar yolu iltihabı ve vajina iltihabi hastalıklar artar.  Kronik stres vajinal glikojen deposunu azaltıp enfeksiyona eğilim sağlar. Östrojen vajinada glikojen deposu sağlar. Kortizol ise bunu azaltır. Yüksek kortizol seviyeleri bağışıklık sistemini bozup vajende bulunan faydalı Lactobasillerin kaybolmasına neden olur. 
w) Tuz yeme isteği
x) Cilt kuruluğu, pigment değişiklikleri, renk değişiklikleri
y) Yara iyileşmesinde gecikme
z) Kaslarda zayıflık
aa) Dolaşımda zayıflık
bb) Baş dönmesi
cc) Enflamasyon
dd) Lenf sistemi yoluyla mevcut kanserin yayılması

Kronik stresin neden olduğu kronik kortizol yüksekliği


Stres ve kortizol yüksekliği seks hormonlarını azaltır, tiroid az çalışır ve kan şekeri yükselir.  T4 hormonunun T3 hormonuna dönüşümü azalır rT3 denen aktif olmayan hormon üretimi artar. Ayrıca beyinde mutluluk veren serotonin hormon üretimi azalır ve depresyona girilir. Huzursuz bağırsak sendromu, reflü, sindirim bozulması, gaz, baş ağrısı, depresyon, ankisiyete,  uyku bozukluğu, kalp hastalığı, kilo alma,  unutkanlık ve konsantrasyon bozukluğu stresli kişilerde ortaya çıkar. 

Sağlıklı kişide sabah kanda kortizol en yüksek seviyededir ve geceye kadar azalır. Streste ise bu azalma olmaz ve devamlı yüksek kalır.  

Kronik kortizol yüksekliği nedeniyle:
a) Bağışıklık sistemini baskılar, iyi çalışamaz bu nedenle enfeksiyonlara yakalanma riski, kanser riski ve otoimmün hastalık (Hashimoto, Graves, romatoid artrit vb)  çıkma riski artar. Bağırsaklardan sekratuvar IgA (SIgA) salgılanması azalır. Bu bağışıklığı sağlayan bir maddedir. 
b) Kemik dansitesi azalır
c) İnsülin direnci, insülin yüksekliği, kilo alma
d) Kan basıncı artar, kalp hastalığı riski artar
e) T4’ den T3’e dönüşüm azalır metabolizma yavaşlar.

Yüksek kortizol öğrenme ve hafızada zayıflık yapar, bağışıklık sistemini zayıflatır, kemik erimesini artırır, uykusuzluk yapar, kiloyu artır, tansiyonu yükseltir, kalp hastalığı riskini artır, kan şekeri yükselir ve enfeksiyonlara eğilim artar.   Kronik stres depresyona sokar, ruh hastalığını artırır. Akne oluşturur. 

Sabah kalktığınızda yorgun kalkarsınız, arada midede ağrı, konsantrasyon bozukluğu, kilo alımı, adet bozukluğu, cinsel isteksizlik sadece birkaç belirtidir. 

Yüksek kortizol düzeyleri tiroid hormonunu azalttığı gibi kan şekeri oynamaları nedeniyle aşırı tatlı krizlerini tetiklenir. 

Stresi olanlar o yüzden tatlı ve çikolata yiyerek rahatlamaya çalışır.  Bazı kişilerde streste iştah kapanırsa da daha sonra çok yemeye başlarlar. 

Hipotalamus-hipofiz-adrenal aksını kronik stresten başka kronik enflamasyon, nörotransmitter dengesizliği ve bazı ilaçlar (statinler, kortizon kullanımı, vb) de baskılar. 

Streste Hipoglisemi ve Hipotansiyon Gelişimi

Stres başlangıçta kortizol, epinefrin ve norepinefrini artırarak kan şekerini yükseltir.  Ancak vücudun glukoz ihtiyacı artınca buna cevap veremez ve kan şekeri düşer. Stres nedeniyle kan şekerinde dalgalanmalar da olur ve bu durum huzursuzluk, sinirlilik yapar. Hipotalamo-hipofiz- adrenal aks baskılanınca kortizol, epinefrin ve norepinefrinde azalma ve insülin hormonunda yükselme  başlayınca şekerde  ve tansiyonda düşmeler de oluşur. Bu nedenle kişiler eğer çikolata, gofret, şeker yerse kilo alımı hızlanır ve sonunda hipoglisemi şeker hastalığına dönüşür. Bu kişilerde alerjik olaylar sık görülür.

Kronik Stres, HPA Aks Bozukluğu   ve Kanser

Kronik streste sempatik sinir sisteminde fazla çalışma ve buna bağlı kateşolamin (epinefrin ve nor-epinefrin)  ve kortizol artışı  vardır.  Tansiyon, kalp ritm bozukluğu tedavisinde kullanılan beta bloker ilaç alanlarda bu hormonlarımı salınımı azalmaktadır. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda beta-bloker ilaç kullanalarda kanser sıklığının daha az olduğu ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmalarda tümörlerde beta-adrenerjik reseptörleri olduğu ve beta bloker kullanılarak  (propronolol gibi)  anjiosarkoma, meme kanseri, prostat kanseri  gibi kanserlerin gerilediğini ortaya koymuştur. Bu durum hipotalamo-pituiter (hipofiz)-adrenal (HPA)  aksının kanser gelişiminde önemli rolü olduğunu ortaya koymaktadır. 

HPA Aks Bozukluğu ve Safra Akışının Bozulması (Kolestaz)

Hipotalamus-hipofiz-adrenal aksı karaciğer fonksiyonlarında etkisi vardır. Safra akışının bozulduğu durumlarda HPA aks bozukluğu vardır.  Karaciğerde oluşan HDL  adrenal beze giderek  kortizol ve diğer glukokortikoid hormon  sentezinde kullanılır. Karaciğerdeki bozulma bunu etkiler. Karaciğer ve HPA aksının bağışıklık sistemiyle etkileşimi hasara karşı cevapta ve doku tamirinde  rol oynar. Karaciğerde safra akışının bozulması kanda safra asit artışına neden olarak  beyin ve HPA aksına etki eder. Karaciğer, HPA aksı veya bağışıklık sistemindeki herhangi bir bozukluk  diğer sistemlerde  bozukluk yapar.  Bu nedenle safra akışı bozukluğunda HPA aks bozukluğunun düzeltilmesi önem taşır. İşin ilginç olan tarafı kanda kortizol devamlı yüksek olduğu  halde dokuda  kortizole direnç vardır ve anti-enflamatuvar etkiyi gösteremez. Pulsasyon halinde  (dalgalı) olmayan ve devamlı olan bir kortizole karşı  dokuda direnç gelişmektedir. Pulsasyon olursa bu direnç ortadan kalkar. 

HPA Aks Bozukluğu ve Lenf Sistemi

Lenfatik sistemde   sinir sistemi  hücreleri ve lifleri vardır ve akut stres durumunda salgılanan kateşolaminlerin etkisiyle kasılma olayı oluşur.  Kronik stres durumunda ise  lenf damarlarında genişleme olur.  Meme kanserli hastalarda yapılan çalışmalar kronik stresin  kanser yayılımını  lenf bezi yoluyla yayılmasını artırdığını ve bunun beta bloker ilaç olan propanolol ile azaldığı saptandı.  HPA aks bozukluğu demek ki lenf bezi yoluyla yayılan hastalıkları etkilemektedir. 

Kronik Stres  ve Kortizol ve İnsülin Direnci  ve BağışıklıkKronik streste kortizol ve insülin hormonundaki yükselişler  İnterlökin-6 artışı yapar. Bunun artması antikor üretimini artırır ve gıda ve kimyasallara allerji geliştirir.  Ayrıa sekratuvar IgA  miktarı azalır. Bu bağırsakları koruyan bir proteindir. Bu nedenle sızdıran bağırsak gelişir. Bu da bağışıklık hastalıklarını tetikler. 

Kronik Stres ve Kanda aP2 protein artışı

Yaşamı tehdit eden kronik stres durumunda yağ dokusunda bulunan yağ asitleri de önemli rol oynar. Adiposit protein 2 (AP2) veya yağ asiti bağlayan protein-4 (FABP4) adı verilen protein kronik strese yanıt olarak kanda artar. Bu protein yağ hücresi içinde en fazla bulunan proteinlerden birisidir ve yağ  hücresi içinde yağ yıkılımı (lipoliz) ve  yağ yapımını (lipogenez) ayarlar. Bunu lipaz enzimi ve PPAR-gamma yı etkileyerek düzenler. Açlık  gibi bir stres durumunda  yağ asit yıkılımı (lipoliz) olur ve bu yağ asit bağlayan protein  hücre içinde yağ asitlerini bağlar ve hücreden dışarı çıkmasını sağlar. Böylece strese yanıt olarak kanda yağ asiti artar ve uzak dokularda bu yağ asitleri enerji için kullanılır.  Bu protein yağ hücrelerinden salgılandığı gibi makrofaj ve endotel hücrelerinden de salgılanır. Kronik strese adaptasyonun bozulduğu safhada  yani obezite , insülin direnci, atreoskleropz  gibi durumlarda aP2 devamlı artar ve   yağ dokusundan  kontrol edilemeyen yağ yıkımı vardır. AP2 azalırsa insülin direnci, kolesterol, damar sertliği ve kanser oluşmasında gerileme olduğu hayvan çalışmalarında gösterilmiştir. FABP4 kan seviyesi ilginç olarak vücutta yağ arttıkça arttığı gibi  stres, kalp hastalıkları, kanser, inme, karaciğer yağlanması, insülin direnci  gibi hastalıklarda da artar. 





×