Östrojen yumurtalıktaki granulosa hücrelerinden salgılanır. Çok az miktarda adrenal bezden salgılanır. Gebelikte ise plasentadan çok miktarda östrojen salgılanır.
Üç tip östrojen vardır: beta-östradiol (E2) , östron (E1) ve östriol (E3). En çok salgıaanan estradioldur. Çok az miktarda östron da salgılanırsa da bunun çoğu adrenal bezden ve overdeki teka hğücrelerinden salgılanan androjenlerin periferik dokularda östrona dönüşmesi ile oluşur. Estriol ise zayıf östrojenik etkiye sahiptir ve östrodiol ve östron dan karaciğerde oluşur. Östron menapoz sonrası hakim olan östrojendir. Östriol ise plasentadan üretilir. Yağ dokusunda ise aromataz enzimi etkisiyle testosteron hormonu östrojene dönüşür.
Östradiolün östrojenik etkisi östrondan 12 kat fazla iken östriolden 80 kat fazladır. Bu nedenle östradiol esas etkiye sahip olan östrojendir.
Östrojen hormonu kızlarda boyun uzamasına, kadın tipinin oluşmasına ve memenin büyümesine katkıda bulunur. Sesin ince olması, dudakların büyümesi ve kadın tipi yağ dağılımı ve kalça oluşmasını östrojen sağlar.
Kızlarda koltuk altı ve genital organ civarındaki kıllanma yumurtalıktan salgılanan erkek tipi hormonlar (androjenler) sayesinde olur.
Östrojen hormonu kadınları kalp hastalığından korur ve kan kolesterolünü azaltır.
Overden en fazla salgılanan östrojen E2 denen östradioldür.
Östrojen rahimin (tıp dilindeki adı uterus) büyümesini sağladığı gibi vajenin kaygan olmasına katkıda bulunur.
Adetin 2. ve 3. gününde estrodiol seviyesi 80 pg/ml den az ise östrojen yetersizliği vardır. Eğer E2 50 pg/ml’den az ise kesin östrojen eksikliği vardır.
Östrojen bağışıklık sisteminde rolü vardır. Östrojen hormonundaki dalgalanmaların Bağışıklık sistemindeki T hücreleri aktive ederek otoimmün hastalığı tetiklediği gösterilmiştir. Bu bulgu kadınlarda bağışıklık sistem hastalıklarının neden daha sık görüldüğünü açıklar. Östrojendeki dalgalanma gebelikte görülür. Gebelikte artan östrojen doğumdan sonra çok düşer ve sonra adet başlayınca tekrar yükselir. Aynı şekilde menapoz döneminde de östrojende büyük dalgalanmalar olur. Bu nedenle bu dönemlerde Hashimoto hastalığı, Graves hastalığı, romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar daha sık görülür.
Öbür taraftan östrojen kadınları menapoz çağına kadar kalp hastalığından korur. Östrojenin E2 reseptör, Östrojen reseptör alfa, östrojen reseptör beta ve G protein resöptörü (GPR30) gibi reseptörleri vardır ve bunlara bağlanarak etkisini gösterir.
Bağırsaklarda bulunan bakteriler östrojen seviyesi üzerine etki ederler. Bağırsakta bulunan ve östrojen metabolizmasında rol olan bakterilere estrobolom denir. Bu bakteriler beta-glukorinidaz enzimi üreterek östrojen glukurunat halişnde bağırsağa gelen östrojen bileşiğini parçalarlar ve aktif-serbest östrojen haline gelirler. Bağırsakta bakterilerde dengesizlik olduğunda (disbiyoz denir) ya östrojen yetmezliği ya da östrojen fazlalılığı oluşur. Bu nedenle östrojenle ilgili hastalıklar oluşur. Beta-glukuronidaz aktivitesi azalınca düşük östrojen seviyesi oluşur ve menapozdaki düşük östrojen seviyesi iyice düşerek kronik hastalıkları tetikler.
Cerrahi olarak yumurtalıkları alınan veya erken menapoza giren kadınlarda koroner kalp hastalığı, Alzheimer, şeker hastalığı riski artar. O yüzden bu kadınların biyoözdeş yani doğal östrojen ve progesteron almaları gerekir.
Östrojenin Faydaları
İnsüline hassasiyeti artırır
Damar sertliğinden korur
Katarakt riskini azaltır
Bağırsaktan mağnezyum alımını ve kullanımını artırır