Pineal Bez Ve Melatonin Hormonu
Üçüncü göz, aklın sandalyesi gibi isimler de verilen pineal bez kristal lens benzeri yapıdır. Çam kozalağına benzer. İnsan beyninin geometrik merkezinde bulunur ve 100-150 mg ağırlığındadır.  Pineal bezde melatonin salgılayan pinealosit isimli hücreler ile ayrıca astrosit, mastosit gibi hücreler vardır. 

Çeşitli fizyolojik ve patolojik durumlarda pineal bezin yapısı değişir. Örneğin obez kişilerde zayıflara göre daha küçüktür. Pineal bezin hacmi primer uykusuzluğu olan kişilerde ve şizofrenlerde  sağlıklı kişilere göre  daha düşüktür. Bu uyku dbozukluğunun nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu belirlenmiş değildir.  Hayvanlarda güneyden kuzeye gittikçe v eya ekvatordan kutuplara doğru gittikçe ve sert çevresel şartlarda  bir yaşam olunca pineal bezde büyüklük oluşmaktadır. Güney kutbunda yeni doğan foklarda en büyük pineal bez saptanmıştır ve insanın 27 katıdır. 

Pineal bezden salgılanan hormon veya peptidler:


1. Melatonin (N-acetyl-5-methoxytryptamine):  dolaşıma ve serebrospinal (Beyin-omurilik  sıvısına -BOS)   salgılanır.
2. Dimetiltriptamin (DMT): Bir psikedelik yani halüsinasyon, hayal gördürücü madde. Bu maddenin doğumda, hayal görürken ve veya ölüme yakın salındığı ileri sürülmüştür. Kesin biyolojik rolü bilinmiyor. 
3. Nörosteroidler: Kolesterolden yapılan bu hormonlar testosteron, 5alfa ve 5 beta-dihidrotestosteron, 7-alfahidroksipregnenalon ve estradiol. En fazla salgılanan 7-alfahidroksipregnenalon olup sirkadien ritme uygun olarak salınır ve bazı omurgalılarda ve özellikle kuşlarda lokomotor (kas iskelet hareketi)  hareketi düzenler. 

Melatonin hormonu pineal bez dışında retina başta olmak üzere bütün organ ve hücrelerde de üretilir ancak bu melatonin pineal bezden salınan melatonin gibi sirkadiyan ritme etkisi olmaz.
Pineal bezde bir süre sonra kireçlenme-kalsifikasyon oluşur. Bazı araştırıcılar bu kireçlenmenin şizofreni ve meme kanseriyle ilişkisi olduğunu ileri sürmüştür. Diğer bilim insanları ise kireçlenmenin doğal bir olay olduğunu ve insan fizyopatoloji açısından önemi olmadığını çünkü kireçlenmenin çocuklukta olduğunu  ileri sürmüştür. Ancak son çalışmalar pineal kireçlenmesinin melatonin üretimi ve salınımını  bozduğunu  ve bunun nörodejeneratif hastalıklar ve yaşlanmayla ilişkisi olduğunu göstermiştir. 

Melatonin hormonu 1958 yılında cildiye uzmanı Aaron Lerner tarafından bulunmuştur. Cilt hastalıkları için ilaç arayışında olan Dr Aoron  Lerner kendine enjekte ettiğinde cildine faydası olmadı ancak onu uykulu hale getirdi. Yıllar sonra melatoninin biyolojik ritme olan etkisi bulundu. 

Pineal bez salgıladığı melatonin hormonu ile vücudun gece gündüz farklılıklarına uyum göstermesini sağlar. Melatonin ayrıca bir biyolojik düzenleyici olarak psikolojik durum, uyku, vücut ısısı, hareket durumu (lokomotor), gıda alımı, göz retina fizyolojisi, seksüel davranış ve bağışıklık sistemini etkiler. 

Doğal ışık sakinlik ve sağlık verirken suni ışık depresyon, anksiyete ve dejeneratif hastalıklara neden olur.

Melatonin hormonu pineal bezde triptofan aminoasidinin serotonine, onun da melatonine dönüşmesiyle oluşur. Melatonin hipotalamusta bulunan suprakiazmatik nukleusun kontrolü altında çalışır. 

Gözdeki retina bölümünde bulunan melanopsin içeren gangion hücrelerinden gelen sinyal retinadan hipotalamusa giderek orada suprakiasmatik  nukleusu etkiler. Bu merkezi saattir. Suprakiasmatik nukleus daha sonra paraventriküler nukleusu etkiler . Paraventriküler nukleus boyundaki (servikal) sempatik sinirleri etkiler ve sempatik sistemin aktive olmasıyla pineal bezden melatonin salınır. Salınan melatonin merkezi saati yani suprakiasmatik nukleusa geribildirim (feedback) yapar ve gündüz ve gece hakkında  bu merkezi bilgilendir. Melatoninin bu bilgilendirmesi olmadan merkezi saat düzgün çalışamaz.  Paraventriküler nuklesun veya servikal sempatik ganglionların blokajı melatonin salınımını bloke eder. Gözü görmeyenlerde bu sinyal olmadığından merkezi saat pineal  bezden  her zaman görülmeyen ve 24 saatten daha uzun süren melatonin   sirkadiyan ritmine- salınımına neden olur. Görmeyen kişilere melatonin verilince bu ritm normale döner.  Gözdeki lens de melanopsin pigmenti olduğu ve göz sıvısı içinde melatonin olduğu ve göz basıncını düzenlediği saptanmıştır. 

Noradrenalin pinealositlerdeki alfa ve beta norepinefrin reseptörlerine bağlanarak melatonin sentezini başlatır. Melatonin sentezi triptofan aminoasitinden oluşur. Tiriptofan hidroksilaz enzimi tritofanı 5-hidroksitriptofana çevirir.  Sonra bu serotonine çevrilir. Serotininin asetillenmesiyle (Arilalkilamin N asetil transferaz  enzimiyle-AANAT)  N-asetilserotin oluşur (NAS). Bunun metillenmesi ile  (asetilserotonin O-metiltransferaz enzimiyle- ASMT)  melatonin oluşur. Bu 3 enzim sinir sistemi ve endokrin sistemin kontrolünde melatonin üretiminin zamanını, süresini ve üretim miktarını ayarlar. Mavi ışık bu üretimi önler. Pinealosit içinde uretilen melatonin depo edilmez, hemen salınır. Bu salgılanma dajha çok beyin omurilik sıvısına (BOS) ve azı dolaşıma olur.  Kandaki melatonin albümine bağlanır ve karaciğerde 6-hidroksimelatonine ve daha sonra 6-sulfatoksimelaton haline döner ve idrarla 6-sulfotoksimelatonin halinde atılır. İdrardaki bu metabolit kandaki melatonin seviyesini yansıtır. Melatonin hücre membranlarında bulunan MT1 ve MT2 isimli reseptörlere bağlanarak etki gösterir. 

Gündüz ışıkta gözdeki melanopsin aktive olarak melatonin sekresyonunu önler. Gece ise aktive olarak melatonin salınımını artırır. 

Pineal bez üzerinde bulunan ufak kanallarla üretilen melatonini beyin omurilik sıvısına (BOS) verdiği gibi kana da verir. BOS sıvısında melatonin dolaşımdan çok yüksektir. Esas etkinin yani foto-ışık  sinyalinin 3. Ventriküldeki  BOS sıvısına verilen melatonin etkisiyle olduğu ve bu sayede merkezi saate yani suğrakiasmatik nuklesu daha kolay ulaşıldığı  düşünülmektedir. 

İlginç olan birçok gıda melatonin içermesidir. Bazı baharatlar, sebzeler, meyveler, tahıllar, kuru bakliyat, et, balık, şarap, bira ve kahve de melatonin vardır. Bu gıdalar kan melatonin seviyesini artırır. Özellikle vişne suyunun melatonini çok artırdığı saptandı. Ancak sirkadiyen ritm düzenlenmesinde beyindeki BOS’taki melatonin etkiliyse gıdalarla alınan melatoninin sirkadiyen ritme etksi olmaz. Bu konu tam açıklığa kavuşmamıştır.  BOS sıvısındaki yüksek melatonin beyin dokularını korumaktadır. Pineal bezi çıkarılan hayvanlarda hızla beyinde nörodejeneratif hastalık oluşur. Melatonin antioksidan, antienflamatuvar ve anti beta-amiloid plak etki gösterir. Beyini oksidasyondan korur. Melatonin verilen Alzheimer hayvan  modellerinde yüksek dozda  faydalı etki görülmüştür.  İnsan çalışmalarında yüksek doz kullanılamamıştır, ancak yapılan bazı çalışmalarda insanlarda Alzheimre faydası bulunamadı. Ancak Parkinson, ALS ve MS’de faydalı etkileri görüldü. 

Yaşla birlikte melatonin azalır ve azalmış melatonin yaşlanmanın göstergesidir. 

Türkiye’de pineal bezdeki kalsifikasyon sağlıklı kişilerde %70 oranında bulunmuştur. Pineal bezdeki kireçlenme çocukluktada görülürse de 0-9 yaş arasında kireçlenme %2 iken, 10-19 yaş arasında %32, 20-29 yaş arasında %53, 30 yaş üzerinde %83’tür. Yaş ilerledikçe kireçlenme artmaktadır. 

Pineal bezde çok yaygın damar ağı vardır ve böbreklerden sonra kan akımı açısından ikinci  gelir.  Pineal bezin neden kireçlendiği tam çözülebilmiş değildir. Vücutta organ ve dokular içinde en fazla kireçlenen organ pineal bezdir. Sulardaki florür bu kireçlenmeyi artırmaktadır. Pineal bez içinde mezenşim hücrelerinin yüksek melatonin etkisiyle osteoblast ve osteositlere dönüşerek kireçlenmeyi artırdığı ya da kronik enflamasyonun çok damarlı bu beze bu hücreleri taşıdığı ve kireçlenmeyi artırdığı ileri sürülmüştür. 

Melatonin hormon yetmezliğinin uykusuzluk, kanser, karlp-damar hastalıkları ve beyin-sinir hastalıklarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. 

Pineal bez kireçlendikçe melatonin seviyesi azalmakta ve beyin hastalıkları artmaktadır. Alzheimerli hastaların BOS sıvısında melatonin çok düşüktür. 

Melatonin karanlıkta salgılanan bir hormondur. Yani melatonin gece salgılanır, gündüz ise salgılanmaz. Gece uzunluğu artınca melatonin salgısı da artar. Işık olunca melatonin salgısı azalır.  

Melatonin akşam saat 21’den sonra  salgılanmaya başlar ve  gece saat 02.00-04.00 arası en fazla salgılanır ve  sabah  saat 07.00’ de salgılanması  azalır. Melatonin bu nedenle gece uyku getirir sabah ise uyanmaya katkıda bulunur. 

Melatonin memelilerde gündüz çok düşük seviyede ve 10 pg/ml’nin altında bulunurken, gece karanlıkta  120 pg/ml gibi çok yüksek seviyelere çıkar. 

Melatonin hormonunun etkileri şunlardır.
1. Uykuyu getirir, uyku sağlar, uykunun REM fazını etkiler ve uzatır. 
2. Ergenliği başlatır
3. Üreme üzerinde etkilidir
4. Vücut ısısını azaltır.
5. Antioksidan, antienflamatuvar, immun modülatör , anti-kanser etkisi vardır.
6. Anti-aging etkisi vardır. Yaşlanmayı önler.
7. Anti-angiogenezis etkisi vardır. Yeni damar oluşumunu önler.
8. Hücre farklılaşmasını artırır.
9. Kortizolü azaltır
10. Paratiroid bezini uyarır.
11. Gece uykuda büyüme hormonu, testosteron ve diğer hormonların salınmasını artırır.
12. Vücut enerji metabolizmasına ve metabolik  dengede etkilidir.
13. Bağışık sistemine etkisi vardır (immunomodulatuvar). Aktive eder. 
14. Mezenşial hücrelerde osteogenezis ve kondrogenezisi artırır.
15. Mitokondrium fonksiyon bozukluğunu düzeltir. Hücre yaşlanmasını önleyici etkisi vardır.
16. Bağırsaktan kalsiyum emilimini artırır.
17. Onkostatik ve anti-tümör (anti-kanser) etkileri vardır. Meme, prostat ve over kanseri tedavisinde araştırılmaktadır.
18. Sempatik sistemi baskılar
19. Damar içi endotel fonksiyonunu korur
20. Osteoporozdan korur. Kemik metabolizmasında etkilidir. Kemik kaybını önler, yeni kemik oluşumunu artırır. 
21. Makrofaj hüclerine etkili olup makrofajla ilgili romatoid artrit ve kanser üzerinde tedavi yönünden etkileri araştırılmaktadır.
22. Radyoterapiye hassasiyeti artırdığı ileri sürülmüştür. Apoptozisi artırarak etkili olabilmektedir. 20 mg/gün doza kadar çalışmalar vardır. 
23. Timus bezini etkilyerek bağışıklık sistemine etkisi olur. 
24. Melatonin meme kanserinde östrojeni, prostat kanserinde tosteronu düşürür. Gece suni ışığa kalmak bu kanserrleri artırır.
25. Sedatif ve trankilizan etkisi vardır
26. Potasyum ve kalsiyum kanallarına etki eder
27. Mevsimler değişiklikleri ayarlar (üreme vs gibi) 
28. Gebelikte melatonin salgısı artar ve anneden  fetusa (bebeğe) geçerek onun beyin gelişimi sağlar ve sirkadiyen ritmini etkiler.
29. Alzheimer ve Parkinsondan korur
30. Migreni önler

Melatonin ritmi sabit olduğundan uyku bozuklukları, vardiya değişiklikleri, jet lag araştırmalarında bilgi verir. 

Uykusuzlukta melatonin salgısı bozulur. Eğer melatonin gündüz salgılanırsa gündüz uyuklama, gece uyuyamama oluşur. Bu kişiler atenolol adlı ilacı alınca melatonin azalır ve uyku durumu düzelir.

Ergenlik oluşuncaya kadar melatonin kanda artar ve ergenlik oluşmasından hemen önce azalır ve ergenlik başlar. O yüzden melatonin ergenliğin başlamasında önemli rol oynamaktadır. Melatonin düzeyleri 35-40 yaşına kadar sabit kaldıktan sonra yaşlılıkta azalır. 

Melatoninin üreme fonksiyonu üzerinde etkisini leptin hormonu yoluyla yaptığı düşünülmektedir. 

Romatoid artritli hastalarda antienflamatuvar etkisi nedeniyle tedavi amaçlı araştırılmaktadır. Bu etkisini TNF alfa ve IL-1beta azaltarak yapmaktadır.

Beyinde oluşan glioma tümörleri tedavisinde, pankreas kanserinde ve cilt kanserleri  tedavisinde araştırılmaktadır. 

Hayvan çalışmalarında kalp myocardit viral enfeksiyonunda faydalı bulundu. 

Osteoporoz tedavisinde kulanılması için araştırmalar yapılmaktadır. 

Melatonin çok düşük dozlarda alınırsa doğurganlığı arttırmaktadır. 

Melatonin migren başağrıları ve önlenmesi için çalışmalar yapılmaktadır. 

2-5 mg gibi düşük dozlarda akşama doğru alınınca uyku getirir, prolaktin azalır ve vücut ısısını azaltır.

Kanser üzerine yapılan hayvan çalışmalarında kanser hücrelerinde  etkili olduğu  gösterilmiştir. İmmun sistemi (bağışıklık sistemini) desteklemektedir.

Melatonin analogları ile nöropatik ağrı giderme çalışmaları yapılmaktadır. 

İltihabi bağırsak hastalarında , reflüde, kulak çınlamasında ve nikotin bağımlılığında kullanılmıştır.

Melatonin Azlığı (Hipomelatoninemi) 

Yaş ve sekse uygun kişilere göre melatonin gece yaptığı hızlı yükselişin  ve toplam üretiminin düşük olması halidir. Bu kişilerde yorgunluk, depresif hal, çarpıntı, uyku bozuklukları, cinsel isteksizlik, tansiyon yükselmesi, çarpıntı gibi şikayetler olabilir.

Primer (birincil) nedenler: Bu sinirlerdeki hasardan, pineal ameliyatı olup pineal bezi olmayanlar veya genetik hastalıklardan olur. Pineal bez hipoplazisi de neden olur.   (Primer neden)  

Sekonder (ikincil) nedenler:  Hastalık veya çevresel nedenlerden oluşur. Bunlarda uyku bozuklukları, sirkadiyen ritm bozukluğu vardır. Uykunun 30 dakika azalması bile insülin direncini bozmaya başlar.  Aşağıdaki hastalıklarda melatonin yüksekliği görülür: 

a) Gece ışığa maruz kalma
b) Gece vardiyası
c) Omurilik kesilmesi
d) Servikotorakal sempatik sinir alınması
e) Parkinson, Alzheimer hastalığı, depresyon
f) Hipertansiyon
g) İnsülin direnci ve glukoz yükselmesi, tip 2 diyabet
h) Kan lipid yüksekliği
i) Obezitye, metabolik sendrom
j) Kanser riskinin yüksek olması
k) Meme ve prostat kanseri
l) Yaşlanma
m) İlaçlar: betabloker, kalsiyum kanal blokerleri, anjiotensin sentez inhibitörleri
n) B vitamini eksikliği

Melatonin Fazlalığı (Hipermelatonemi)

Pineal bezdebn aşırı melatonin salgılanması durumudur. Bu durum genellkle diğer hastalıklarda görülür. Bu kişilerde uyku hali, uyku epizodları, gündüz uyuklama,  tatlı isteği,  baş ağrısı, vücut ısısında düşme, baş dönmesi, depresyon, rüya görmme artışı, kabuslar ve hipotoni görülür. 

Melatonin yüksek olan hastalıklar şunlardır:
  • Hipogonadotropik hipogonadizm
  • Anoreksiya nervoza
  • Polikistik over sendromu
  • Rabson-Mendelhall sendromu (pineal hiperplazi vardır)
  • Spontan hipotermi (vücut ısı düşüklüğü) hiperhidrozis (aşırı terleme) sendromu: bu durumda vücut ısısı 33-34 derece bilinç kaybı, terlemeyle birlikte senkop atağı olur.  Bunlarda fototerapi ve betabloker verilir. Çünkü kanda melatonin 1000 pg/ml den yüksektir. 
Sirkadiyen Melatonin Pikinin Zamansal Yer Değiştirmesi

Dikkat eksikliğinde olduğu gibi melatoninin gece yaptığı yükselme pikinin  gecikmesi ve hatta sabaha kayması durumudur. Uygunsuz zamanda uyuma ve uyanma, gece uyuyuyama, gündüz sersem gibi dolaşma ve uyuma atakları, uygun olmnayan zamanda yeme atakları, 

Meridyenler, D Vitamini, Melatonin ve Bağırsak Mikrobiyatası

Multipli Skleroz hastalığı kutuplara doğru gittikçe artmaktadır.  Kutuplara doğru gittikçe gün ışığı azalmakta, D vitamini azalmakta,  melatonin ise artmaktadır.  D vitamini ve melatonin bağışıklık sistemini etkiler. Vitamin D yetmezliği melatonin salınımını etkilemektedir. D vitamini az olunca bağırsaktan kalsiyum emilimi azalmakta ve bağırsak permeabilitesi-geçirgenliği artarak toksik lipopolisakkaritler kana geçmesine neden olmaktadır. Bunlarda iltihabi maddeleri artırarak beyin hasarı yapmaktadır. Melatonin gece arttığında D vitamini azalmaktadır. 

Melatonin ve D vitamini ritmleri birbirine ters çalışır. D vitamini gündüz ışıkta cillten oluşurken, melatonin gece salınır. D vitamini    gündüz yükseldikce melatonin üretimini salınımını azaltır. 

Mavı ışık gözdeki retina ganglion hücrelerini etkişleyerek melatonin salınımını önler. Görme aksonları kaybolduğunda D vitamini yetmezliği oluşur. 

Melatonin bağırsaktan kalsiyum emilimini artırır.

Bağırsaktan kalsiyum emilimi azalınca bağırsak hareketi azalır ve bağırsakta staz oluşur ve uzun zaman içinde mide boşalmasında gecikme (gastroparazi) gelişir. Bu olayda bağırsaki bakteri dengesinin bozulması (disbiyoz) da rol alır.  Gram negatif bakterilerin yaptığı toksik  lipopolisakkaritler beyinde toksik etki yaparak melatonin salınımını azaltır. MS li hastalarda düşük melatonin ve düşük D vitamini varsa bunları vermek fayda sağlamayabilir. Bu ikişsi arasında bir denge olmalıdır. Gece gözdeki ganglion hücrefi pasif haldedir ve pineal bezin melatonin salgılamasını artırır, ancak D vitamini düşer. Uzun süren karanlıkta D vitamini düşer.  Düşük D vitamini uzun sürmesi gözdeki ganglion hücrelerde hasar ve bağırsaktan kalsiyum emilimini bozar.  Bağırsak hareketinin azalması konstipasyon ve bağırsak geçirgenliğini artırıp toksik maddelerin beyine ulaşmasına  ve enflamasyonun artmasına ve pineal bezden melatonin salınımın azalmasına neden olabilir. 

Melatonin Kullanımı:

Melatonin hormonunun ağızdan alınan, hızlı ve yavaş salınımlı, damardan verilen, nasal sprey, anal suppozotuvar, ciltte yapıştırma veya krem gibi birçok formu vardır.  Bu yüzden etkinliği veriliş yerine , yaş ve cinsiyete göre değişir. Melatonin almadan önce mutlaka doktorunuza danışınız. 

Genelliikle genç-orta yaştaki hastalarda  ağızdan alındıktan  sonra plazma konsantrasyonu 45 dakika sonra en üst seviyeyeye (pik) çıkar.

Melatonin mutlaka akşam ya da gece verilmelidir.  Böylece fizyolojik salınımı taklit etmelidir. Gündüz alınmamalıdır. 

Replasman dozu 0.1-0,5 mg arasında olup kanda 100-500 pg/ml melatonin oluşturur.  Bu normalin 1-5 katıdır. Jet-lag için 0.5-1,0 mg verilebilir.  Melatonine cevap veren uyku bozuklukları 1.0-5.0 mg oral melatonin ile tedavi edilir. Buna doktorunuz karar verir.  Yan etki olarak sersemlik ve gece aşırı terleme olabilir. 

Jet lag için faydalıdır. Melatonin tablet uçuştan bir gün önce saat 15.00’de  0.5 mg alınır ve uçuştan sonra  vardığınız gün saat 18.00’de alınır.  Doğudan Batıya gidiyorsanız sabah uyandığınızda melatonin alın. 

Gözleri görmeyen (kör) kişilerde uykusuzluk için melatonin faydalı olmaktadır. 

Melatoninin yarı ömrü kısa olup kanda 20-40 dakikadır ve metabolize olup idrarla atılır. 

Piyasadaki melatoninler sentetiktir ve bunların saf olması çok önemlidir. Kontaminasyon olmamalıdır.  Melatonin kullanımı şu anda sadece uyku bozuklukları ve jet lag içindir. 

Piyasada melatonin reseptör aganistleri (Rozerem, Valdoxan, Hetlioz) da olduğu gibi yavaş salınımlı pür melatonin ( Circadin) de vardır. 

İlacın dozu kişiye göre değişir

Erken kalkanla, Gece baykuşları yani geç yatanlarda., az uyuyanlar, çok uyuyanlarda farklı doz gerekir. 

En uygunu yatmadan (kişi ne zaman uyuyorsa) 1 saat önce almaktır. İlaç fazla gelirse gündüz sersemlik yapar ve bu doz hakkında bilgi verir. Kanda melatonin veya idrarda 6-sulfotoksimelatonin ölçerek doz ayarlanır. 

Yan Etki

Bazı kişilerde baş ağrısı, sersemlik, depresyon, gün içinde uyuklama, baş dönmesi, eklem ağrısı, mide krampları yapabilir. Yüksek doz alınmamalıdır. En düşük dozda başlanması gerekir. 

Melatonin Ne zaman alınmaz:
  • Sedasyon yapan ilaç veya psikiatri ilacı alıyorsanız almayınız.
  • Gebelikte ve emzirirken
  • Epilepsi
  • Melatonin İlaç etkileşimi
  • Diyabet ilaçlarının etkisini azaltır
  • Kafein melatonin etkisini azaltır
  • Doğum kontrol hapı melatonin seviyesini artırır.
  • Kanı sulandıran ilaçların etkisini artırır. 
Fitomelatonin

Bitkilerde bulunan melatonine fitomelatonin denir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda fitomelatonin en yüksek kahve çekirdeğinde bulunmuştur. Ayrıca fasulye filizinde, goji berry, elma, vişne,  domates ve biber de de yüksek oranda bulunur. Üzüm, hardal tohumu diğer yüksek oranda bulunan bitkilerdir.  Fitomelatonin ürünleri yurtdışında piyasaya çıkmış ise de yapılmış klinik çalışmalar yoktur. Saflık konusu önem taşımaktadır. Pestisitlerle bulaşma olmamalıdır. 

Pineal Bez kistleri

Pineal bezin kistleri iyi huyludur ve şikâyet oluşturmaz (asemptomatik). Bazılarında baş ağrısı gibi belli belirsiz şikayetler olabilir. 

YAŞLANDIKCA KÜÇÜLEN İKİ BEZ : TİMUS  VE PİNEAL 

Pineal ve timüs bezleri yaş ilerledikçe küçülür ve bu küçülme yaşla paralellik gösterir. Yaşla birlikte Pineal bezdeki B hücreleri ve timustaki T hücreleri azalır. Melatonin reseptörleri timusdaki bağışıklık hücrelerinde de vardır. Yaşla birlikte ortaya çıkan hastalıklarda bu iki bezin fonksiyonlarının azalmasının rolü olduğu açıktır. Çünkü her ikisi de bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. 

Timus  bezi bir lenf organı olup, göğsün üst tarafında boynun altında, iman tahtası denen sternum kemiğinin arkasında, iki akciğerin arasında   bulunan  mediasten denilen bölgede  bulunan yumuşak, pembe-gri  renkte bir bezimizdir.  Timusun fonksiyonu 1970’li yıllardan sonra anlaşılmaya başlanmıştır. Timus bağışıklık sisteminin önemli bir organıdır ve bağışıklık sisteminin T hücreleri burada büyür, gelişir, özellik kazanır ve  olgunlaşınca  lenf  düğümlerine  verilerek  enfeksiyon ve yabancı maddelerle savaşır. Bebeklikte 25 gram olan timüs 12-19 yıl içinde 35 grama kadar büyür. 20-60 yaş arasında ise  gittikçe küçülür. Çoğu durumda ergenlik sonrası küçülür ve yerini yağ dokusu alır.   Kemik iliğindeki  T hücre (lenfosit)  oluşturan ana hücreler olan stem hücreleri  timusa gelir  ve burada bunlara tiomosit adı verilir. Timusdan salgılanan timopoietin ve timozin isimli hormonlar bu hücreleri yani timositlerin (lenfositlerin)   T hücre haline gelmesini  sağlar.  Timus salgıladığı bu hormonlar çinko varlığında oluşur. Timus bezinde bazı durumlara reaksiyon olarak büyüme oluşur. Stres, kemoterapi, kortizon tedavisi  sırasında büyüme oluşur. Lenf bezlerindeki büyüme şeklinde  timüs büyür. Myastenia gravis, Graves hastalığı, Addison hastalığı, lupus, romatoid artrit, skleroderma gibi hastalıklarda timüs bezi büyür. Bu hastalıklarda ayrıca lenf bezleri de büyür. Timus lenfatik sistem ile endokrin sistem arasında ilişki -köprü kurar.   Timus dışında bademcikler de (tonsil) T hücre gelişimi olmaktadır. Tonsillektomi yapılanlarda da bu nedenle  bağışıklık sistemi  güçlü olmaz ve enfeksiyonlara ve otoimmün hastalıklara yatkınlık oluşur. Aynı durum appendisit  ameliyatı olanlar da da  vardır.




×